-->
RENNSPORT PS5, güçlü fizik motoru ve gerçekçi sürüş hissiyle öne çıkan bir simülasyon deneyimi sunuyor; ancak içerik eksikliği ve zorlayıcı yapısıyla henüz tam olgun değil.
Simülasyon yarış türünde yıllardır tartışılmayan bir gerçek varsa, o da rekabetin oldukça dar bir alanda döndüğü. Gran Turismo’nun kendi çizgisinden şaşmayan yapısı, Assetto Corsa’nın PC odaklı kimliği ve iRacing’in sert rekabetçi atmosferi derken, bu arenaya yeni bir yapımın girmesi her zaman riskli olmuştur. RENNSPORT, işte tam da böyle bir riski göze alarak kendine yer açmaya çalışan, gerçekçiliği merkeze alan ve özellikle e-spor tarafında güçlü bir iddia taşıyan bir yapım.
Oyunun PC’de başlayan yolculuğunun ardından PS5 sürümüyle birlikte çok daha geniş bir oyuncu kitlesine ulaşması, onu hem potansiyel hem de kusurlarıyla dikkat çeken bir simülasyon hâline getiriyor. Peki RENNSPORT, PS5 üzerinde sunduğu sürüş hissi, teknik yapı, içerik ve rekabetçi yapısıyla gerçekten de beklediğimiz “yeni nesil simülasyon” deneyimini yaşatmayı başarıyor mu? Gelin, direksiyona geçip bunu yakından inceleyelim.
RENNSPORT’un en büyük iddiası: gerçek fizik sistemi. Daha oyunun ilk dakikalarında, pistteki ilk dönüşünüzde bunu anlıyorsunuz. PS5 DualSense ile oynarken bile aracın ağırlık transferlerini, tekerleklerin yol tutuş farklılıklarını ve virajda yapılan en ufak hatanın nasıl sonuçlara yol açabileceğini çok net hissediyorsunuz. Ancak asıl fark, destekleyen bir direksiyon seti ile oynayınca ortaya çıkıyor.

Forza Horizon gibi arcade yapıları seven oyuncuların bu oyunda ilk turda bile spin atması çok muhtemel. Çünkü RENNSPORT bir yarış oyunu değil; tam anlamıyla bir sürüş disiplini. Frenaj noktalarını ezberlemeden, viraj dışına taşıp iç apex’e gitmeden ve pist limitlerine saygı duymadan yarış kazanmanız imkânsız. Kullandığım GT3 araçlarında özellikle yüksek hızda frenaj hassasiyeti dikkatimi çekti. Fren dozajını abarttığınız anda araç kuyruğunu bırakıyor ve fren kilitlenmesi yalnızca performans kaybı değil, spinle sonuçlanabilecek büyük riskler yaratıyor.
Fizik motorunun en sevdiğim yönlerinden biri de akıcılığı. Her hata cezalandırılıyor fakat öğrenmeye izin veren bir yapısı var. Birkaç saatlik sürüş sonrası araçla bütünleşmeye başladığınızda, oyunun agresif gibi görünen fiziğinin aslında mantıklı ve tutarlı olduğunu fark ediyorsunuz.
PS5 sürümünün en çok merak edilen tarafı DualSense kullanımıydı. Adaptif tetiklerle fren ve gaz tepkileri güzel verilmiş. Özellikle ABS devreye girdiğinde sağ tetikteki küçük titreşim, yağmurda kaygan zemini hissettiren mikro titreşimler gerçekten başarılı.
Ancak net konuşmak gerekirse:
RENNSPORT, direksiyon setiyle oynanmak için tasarlanmış.
DualSense ile oynanabilir ama gerçek deneyimin çok gerisinde kalıyorsunuz. Simülasyon oynayanların büyük çoğunluğunun bu oyuna direksiyonla yaklaşacağını düşünürsek bu bir eksik değil, hatta bir gereklilik gibi. Özellikle Logitech G29 ve Fanatec setlerde olağanüstü bir geri bildirim alınıyor.
Grafiksel anlamda RENNSPORT, ilk bakışta çok etkileyici. Araç modellemeleri oldukça kaliteli, pist dokuları net ve ışıklandırma sistemi gerçekçiliği destekliyor. PS5’te performans açısından stabil bir 60 FPS deneyimi yaşadım, ki simülasyon türünde bu büyük önem taşıyor.
Ancak oyunun genel sanat yönetimi biraz “steril” hissettiriyor.
Pistler gerçekçi ama atmosfer çoğu zaman ruhsuz. Tribünlerdeki kalabalıklar detaydan yoksun, çevresel efektler minimal ve oyunun genel rengi biraz fazla “klinik”. Bu durum yarış esnasında sorun yaratmıyor ama uzun süre oynayınca biraz monotonluk hissi oluşturuyor.
Yağmur efektleri ise ortalama seviyede; ne iRacing kadar detaylı ne de GT7 kadar sinematik. Yine de pist ıslandığında lastik davranışının değişimi çok başarılı işlenmiş.

Oyunun en çok eleştiri alan kısmı kesinlikle içerik yetersizliği.
Bu kadar rekabetçi bir simülasyon için bu sayı düşük kalıyor. Özellikle GT4, Touring Car, Formula gibi sınıfların eksikliği hissediliyor.
RENNSPORT içerik anlamında daha yolun başında ve bunu gizlemiyor. Zaten geliştiriciler açıkça oyunun bir “live service racing sim” olarak büyüyeceğini söylüyor. Bu doğru olabilir, ancak yarış simülasyonlarında içerik eksikliği, oyuncuyu uzun süre tutmakta büyük bir engel.
RENNSPORT’un en güçlü olduğu alan belki de burası.
Oyunun çevrimiçi altyapısı oldukça sağlam. Eşleştirmeler hızlı, gecikme süreleri düşük ve yarışlarda stabil bir yapı sunuyor. Sıralama sistemi belirgin, güvenlik puanları iRacing’in sade bir versiyonu gibi çalışıyor.

E-spor tarafında RENNSPORT iddialı:
PS5 sürümüyle bu rekabetçi yapının konsol tarafına büyüyecek olması sevindirici.
Yine de şunu belirtmeliyim:
Yeni oyuncular için çevrimiçi yarışlar acımasız derecede zorlayıcı.
Fizik motorunu tam anlamıyla kavramadan çevrimiçi girmek, çoğu zaman spin atmak ve kazalara sebep olmakla sonuçlanıyor
Araçların motor sesleri özellikle kulaklıkla gerçekten keyif veriyor. Çekiş kayıpları, fren sesi, lastik çığlıkları çok başarılı. GT3 araçlarının boğuk ama güçlü motor tınısı birebir yansıtılmış.
Çevresel sesler ise biraz kısır:
Bu da oyunun atmosferinin neden biraz “boş” hissettirdiğine dair ek bir sebep sunuyor.
PS5 sürümünde herhangi bir çökme veya FPS düşüşü yaşamadım.
Teknik açıdan çok stabil bir yapıya sahip. Yükleme süreleri ortalama 3–5 saniye arasında değişiyor ki bu harika bir değer.
Grafik modları:
Performans modu, simülasyon tutkunları için en mantıklı seçenek.

RENNSPORT, PS5’e gelmiş en ciddi simülasyon deneyimlerinden biri. Sürüş hissi ve fizik motoru o kadar başarılı ki, oyunu bir kez benimsediğinizde diğer yarış oyunları bir anda “yumuşak” gelmeye başlıyor. Ancak içerik eksikliği, atmosferin ruhsuzluğu ve sadece belirli bir oyuncu kitlesine hitap eden yapısı, oyunu hâlâ “gelişmekte olan” bir proje hâline getiriyor.
Eğer direksiyon setiniz varsa, gerçekçiliği seviyorsanız ve rekabetçi simülasyona adım atmak istiyorsanız, RENNSPORT PS5 şu an bile iyi bir tercih olabilir.
Ancak “içerik zenginliği”, “arcade keyif”, “geniş araç havuzu” arayan oyuncular için oyun henüz hazır değil.
Doğru yolda olan ama daha yolun başında bir simülasyon…