-->
Yooka-Replaylee, 2017’deki oyunun hatalarını silip atıyor. Yenilenmiş kontroller, kamera, grafikler ve orkestral müziklerle, geç gelen bir 3D platform başyapıtı.
Bir oyun editörü olarak, kariyerim boyunca binlerce oyun gördüm, on binlerce kelime yazdım. Ancak bazı oyunlar vardır ki, onlar sadece bir “ürün” değil, kişisel bir anının, bir dönemin temsilcisidir. Benim için ve benim gibi 90’larda çocukluğunu yaşamış birçok oyuncu için Rareware’in Nintendo 64’teki altın çağı, Banjo-Kazooie gibi oyunlar, bu anıların zirvesidir. 2017’de, o efsanevi ekibin küllerinden doğan Playtonic Games, Yooka-Laylee ile bu sihri geri getirme sözü verdiğinde, Kickstarter kampanyasına gözü kapalı destek veren yüz binlerce kişiden biriydim.
Oyun çıktığında ise… bir hayal kırıklığı demeye dilim varmıyor ama o beklediğimiz “mükemmel” geri dönüş de değildi. İçinde o sihirli DNA’dan parçalar vardı; Grant Kirkhope ve David Wise’ın müzikleri harikaydı, karakterler sevimliydi, dünyalar büyüktü. Ama aynı zamanda, 2017 için fazlasıyla “eski” hissettiriyordu. Kötü bir kamera, hantal kontroller, devasa ama bomboş hissettiren dünyalar ve en önemlisi, o “Rareware cilası” dediğimiz pürüzsüz oynanış hissinin eksikliği. Yooka-Laylee (2017), sevmek istediğimiz ama kusurlarına katlanmak zorunda kaldığımız bir nostalji denemesiydi.
Şimdi, takvimler 2025’i gösteriyor ve Playtonic, Yooka-Replaylee ile adeta bir günah çıkarma ayini düzenliyor. Bu bir “Remaster” değil, bu bir “Remake” de değil. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir “düzeltme” (fix), bir “yönetmenin kurgusu” (director’s cut). Ve peşinen söyleyeyim: Yooka-Replaylee, 2017’de oynamayı hayal ettiğimiz oyunun ta kendisi.

Birçok yeniden yapım, dokuları keskinleştirir, çözünürlüğü artırır ve oyunu “daha parlak” hale getirir. Yooka-Replaylee ise kaputu açıp, 2017 modelinin tekleyen motorunu tamamen yeni ve modern bir motorla değiştirmiş.
İlk olarak, görsellik. Evet, oyun muazzam görünüyor. Karakter modelleri tamamen yeniden yapılmış. Yooka’nın pulları artık daha belirgin, Laylee’nin mimikleri çok daha abartılı ve sevimli. Orijinal oyundaki Unity motorunun getirdiği o “plastik” hissiyat gitmiş, yerine capcanlı, nefes alan bir dünya gelmiş. Işıklandırma, parçacık efektleri ve çevresel detaylar o kadar artırılmış ki, Hivory Towers’ın ana salonuna ilk girdiğinizde aldığınız o “vay be” hissi, orijinal oyundakinden katbekat güçlü.
Ancak bir 3D platform oyununu “iyi” yapan şey grafik değil, “kontroldür”. Orijinal Yooka-Laylee‘nin en büyük günahı buradaydı. Yooka’nın dönüşleri bir kamyonu andırıyor, zıplamaları ağırlıksız hissettiriyor ve “Flappy Flight” (süzülme) mekaniği, milimetrik hesaplama gerektiren platform bölümlerinde saç baş yolduruyordu.
Yooka-Replaylee‘de geçirdiğim ilk 10 dakika, aradaki farkı anlamam için yetti. Kontroller tamamen yeniden yazılmış. Yooka’nın artık bir ağırlığı var. Koşarken aniden durduğunuzda hafifçe kayması, “Reptile Roll” (yuvarlanma) mekaniğinin artık hem daha hızlı hem de daha tepkisel olması… Bunlar küçük detaylar gibi görünse de, oyunun tüm akışını değiştiriyor. Artık bir platformdan diğerine atlarken “Acaba oyun karakterimi istediğim yere atacak mı?” diye endişelenmiyorsunuz. Sadece zıplıyorsunuz. Başarısız olursanız, bunun suçlusu hantal kontroller değil, sizin zamanlamanız oluyor. Bu, bir platform oyunu için hayati bir fark.

Ve tabii ki, o meşhur, o lanetli kamera. 2017 versiyonunda kamera, en büyük düşmanımızdı. Duvarlara takılır, en kritik anlarda açıyı kaybeder ve sizi kör noktalara mahkum ederdi. Replaylee‘deki yeni kamera sistemi ise bir lütuf. Hızlı, akıllı ve en önemlisi, kontrolün sizde olduğunu hissettiriyor. Dar koridorlarda bile karakterinizi takip etmeyi başarıyor ve geniş alanlarda size sinematik değil, işlevsel bir bakış açısı sunuyor. Sırf bu iki değişiklik (kontrol ve kamera) bile, Yooka-Replaylee‘yi orijinalinden fersah fersah ileriye taşıyor.
Orijinal oyunun bir diğer tartışmalı yönü, “Grand Tome” (Büyük Kitap) dünyalarının yapısıydı. Dünyaları Pagie (kitap sayfası) kullanarak “genişletme” fikri kağıt üzerinde ilginçti, ancak pratikte kafa karıştırıcıydı. Dünyalar bir anda iki katına çıkıyor ve zaten devasa olan haritalar, iç içe geçmiş bir labirente dönüşüyordu.
Playtonic, bu yapıyı tamamen elden geçirmiş. Artık dünyaları genişletmek daha organik hissettiriyor ve yeni açılan bölgeler, elinizdeki yeni yeteneklerle doğrudan bağlantılı. Ama asıl devrim, koleksiyon eşyalarının (collectibles) yerleşimi. Orijinal oyunda yüzlerce “Quill” (tüy), sanki birisi rastgele haritaya saçmış gibi duruyordu. Replaylee‘de ise bu durum değişmiş.
Oyuna yeni bir ana koleksiyon eşyası eklenmiş: “Sikke”ler (Coins). Bu sikkeler, Trowzer’ın (o yılan satıcı) yeteneklerini açmak için kullanılıyor. Quill’ler ise artık daha nadir ve daha zorlu platform sekanslarının veya bulmacaların ödülü olarak karşımıza çıkıyor. Bu basit değişiklik, “toplama” eylemini anlamsız bir angaryadan, ödüllendirici bir keşif sürecine dönüştürmüş. Artık her köşe bucağı “acaba buraya da Quill atmışlar mı?” diye değil, “acaba burada zekice gizlenmiş bir sır var mı?” diye araştırıyorsunuz.

Ayrıca, oyuna eklenen yeni harita sistemi, orijinal oyundaki “neredeyim ben?” hissini tamamen ortadan kaldırmış. Orijinal oyunun sizi kaybolmuş hissettirme inadı, nostalji değil, sadece kötü tasarımdı. Yeni harita, modern bir oyundan beklediğiniz gibi net ve bilgilendirici.
Rextro’nun atari oyunları… Ah Rextro. 2017’de bu mini oyunlar, oyunun hızını kesen sinir bozucu engellerdi. Replaylee‘de bu mini oyunların bir kısmı tamamen değiştirilmiş, bir kısmı ise çok daha oynanabilir hale getirilmiş. Artık bir Pagie almak için Rextro’nun kabinine gitmek, bir eziyet değil, eğlenceli bir mola anlamına geliyor.
Orijinal Yooka-Laylee‘nin tartışmasız en güçlü yanı müzikleriydi. Grant Kirkhope ve David Wise’ın besteleri, N64 günlerine yapılmış bir aşk mektubu gibiydi. Replaylee ise bu aşk mektubunu alıp, tam teşekküllü bir orkestraya teslim etmiş.
Tüm müzikler yeniden, canlı enstrümanlarla kaydedilmiş. “Tribalstack Tropics”in o neşeli melodisini kemanlar ve flütlerle duymak, “Glitterglaze Glacier”in melankolik tınılarını gerçek bir piyanodan dinlemek… Oyunun duygusal ağırlığını on kat artıran bir detay bu. Müzikler artık sadece “arka plan melodisi” değil, dünyanın atmosferini tanımlayan ana unsurlardan biri haline gelmiş.
Ses tasarımında bir diğer kritik iyileştirme ise “seslendirmeler”. Orijinal oyundaki karakterlerin çıkardığı o “blblblbl” şeklindeki anlamsız mırıltılar (gibberish), ilk başta sevimli gelse de, uzun diyaloglarda dayanılmaz bir hal alıyordu. Playtonic, topluluğun sesini duymuş. Replaylee‘de bu seslerin frekansı ciddi şekilde azaltılmış ve daha da önemlisi, ayarlardan bu sesleri tamamen kapatıp sadece altyazı ile ilerleme seçeneği eklenmiş. Bu, oyunu oynamayı çok daha keyifli hale getiren küçük ama paha biçilemez bir “yaşam kalitesi” (QoL) güncellemesi.

Yooka-Replaylee, 2017’deki oyunun hatalarını kabul eden, ders çıkaran ve “Biz aslında bunu yapmak istemiştik” diyen geliştiricilerin bir manifestosu. Bu, sadece teknik bir başarı değil, aynı zamanda bir tasarım zaferi. Orijinal oyunu oynayıp “eh, fena değil” diyenlerdenseniz, Replaylee‘yi oynadığınızda bambaşka bir oyunla karşılaşacaksınız. Orijinal oyunu hantal kontrolleri yüzünden yarıda bıraktıysanız, bu yeni versiyon size o kontrollerin ne kadar pürüzsüz olabileceğini gösterecek.
Yooka-Replaylee, “koleksiyon maratonu” (collect-a-thon) türünün 2025 yılında hala neden bu kadar eğlenceli olabileceğini kanıtlıyor. Türün miadını doldurduğunu söyleyenlere inat, iyi bir tasarımın, sıkı kontrollerin ve harika müziklerin zamansız olduğunu haykırıyor. Orijinal oyun, Banjo-Kazooie‘nin gölgesinde kalmaya mahkum bir tribute (saygı duruşu) idi. Yooka-Replaylee ise o gölgeden çıkıp, kendi başına ayakta durabilen, modern bir 3D platform klasiği olmayı başarıyor.
Playtonic Games’in bu kefareti ödemesi sekiz yıl sürdü ama sonuç, beklediğimize fazlasıyla değmiş. Bu, bir nostalji tuzağı değil; bu, nostaljinin en iyi yönlerini alıp, modern oyun tasarımının pürüzsüzlüğü ile birleştiren bir başyapıt. Eğer 3D platform oyunlarını azıcık bile seviyorsanız, Yooka ve Laylee’nin bu “yeniden yazılmış” macerasına mutlaka bir şans verin.