-->
The Division 2: Battle for Brooklyn İnceleme

The Division 2: Battle for Brooklyn, yenilenmiş harita tasarımı, güçlü hikaye anlatımı ve taktiksel savaş yapısıyla dikkat çeken başarılı bir genişleme paketi.

09.06.2025 | ulasufuk

Ubisoft’un sevilen taktiksel çevrimiçi aksiyon serisi The Division, yıllar içinde hayran kitlesini sağlamlaştırmış ve özellikle ikinci oyunla birlikte sunduğu daha açık dünya yapısı, daha dengeli loot sistemi ve ekip temelli oynanışıyla övgüler toplamıştı. Ancak aradan geçen zamanla birlikte Washington D.C.’nin sokakları artık oyuncular için ezberlenmişti. İşte tam da bu noktada karşımıza çıkan Battle for Brooklyn genişleme paketi, sadece yeni bir harita veya birkaç görev değil, adeta taze kan, yepyeni bir nefes olmuş durumda.

Yaklaşık 30 saatimi Brooklyn’in harap olmuş sokaklarında, terk edilmiş metro hatlarında ve çöküşün eşiğindeki sığınaklarda geçirirken, Ubisoft’un bu ek pakette sadece yeni bir içerik değil, aynı zamanda yeni bir vizyon sunduğunu fark ettim. Gelin, bu etkileyici genişlemeyi detaylarıyla birlikte ele alalım.

Battle for Brooklyn, adından da anlaşılacağı üzere bizi bu kez New York’un kalbinden alıp, olayların başladığı yere, Brooklyn’e götürüyor. Ancak buradaki Brooklyn, alıştığımız semt pazarları ve hipster kafelerle dolu bir ortam değil. Çöküş sonrası kaotik bir şehir yapısı, terk edilmiş okullar, yağmalanmış apartman kompleksleri ve çatışmaların hiç dinmediği sivil mahallelerle dolu bir savaş alanı karşımızda.

Harita tasarımı son derece başarılı. Washington D.C.’deki daha resmi, devlet dairesi havasının aksine Brooklyn çok daha kişisel, daha sokak odaklı bir deneyim sunuyor. Özellikle Prospect Park ve Williamsburg civarındaki görevlerde çevre etkileşimi ve detaylar dikkat çekici. Harabenin içinden geçtiğimiz bir görevde sığınak olarak kullanılan bir sinema salonunda, eski post-apokaliptik filmlere gönderme yapan posterler görmek gibi küçük ama etkili dokunuşlar, oyuncunun dünyaya daha fazla bağlanmasını sağlıyor.

Battle for Brooklyn, ana oyundaki olayların hemen sonrasında geçiyor. Washington D.C.’deki kriz kontrol altına alınmış gibi görünse de, New York’un diğer yakası olan Brooklyn’de durum çok daha vahim. Eski SHD (Strategic Homeland Division) ajanlarından birinin ihanet ettiği ve bölgede kendi düzenini kurduğu bilgisi geliyor. Görevimiz, bu yeni tehdidi ortadan kaldırmak ve Brooklyn’de yeniden düzeni sağlamak.

Bu genişleme, özellikle karakter odaklı hikaye anlatımına daha fazla önem vermiş. Ana düşmanımız olan Damian Wolfe, sistemin çöküşünü hızlandırmak isteyen karizmatik ama psikopat bir figür olarak dikkat çekiyor. Ana hikaye boyunca karşılaştığımız eski ajanlar, kurtarılmayı bekleyen sivil liderler ve ihanete uğramış birliği yeniden toparlamaya çalışan karakterler arasında sağlam diyaloglar ve sinematik ara sahneler mevcut. Ubisoft bu konuda ciddi bir adım atmış. Oyuncuya duygusal bağ kurduracak pek çok an bulunuyor — özellikle üçüncü bölümde, eski bir çocuk hastanesinde geçen görevin sonunda yaşananlar uzun süre aklımdan çıkmadı.

Battle for Brooklyn’in en büyük artılarından biri, savaş sistemine getirdiği mikro düzeydeki ama etkili dokunuşlar. Özellikle düşman yapay zekası artık çok daha agresif. Siper sistemini daha aktif kullanmak zorundasınız. Düşmanlar yalnızca saklanmakla kalmıyor, sizi kıstırıyor, alan kontrolü sağlıyor ve flank atıyorlar.

Yeni silahlar ve teçhizatlar da oyuna anlamlı katkılar sunuyor. Özellikle “Railgun” adı verilen yüksek hasar veren ama yavaş şarj olan silah, stratejik kullanıldığında oyun tarzınızı tamamen değiştirebiliyor. Aynı şekilde yeni eklenen taktik drone modifikasyonları, görevlerde çok daha yaratıcı çözümler üretmenizi sağlıyor.

Ayrıca Battle for Brooklyn ile birlikte gelen “Field Operation” görev tipi, oyuna yarı-roguelike bir hava katmış. Bu görevlerde, belirli kısıtlamalarla (örneğin sağlık yenilenmiyor, silah değiştirmek yasak gibi) görevleri tamamlamanız bekleniyor. Her başarı, daha iyi loot ve özel kozmetikler sunuyor. Zorluk severler için oldukça tatmin edici.

Ubisoft, bu genişleme ile grafik motorunu çok büyük ölçüde değiştirmemiş olsa da, ışıklandırma ve çevresel detaylar konusunda gözle görülür bir iyileştirme yapmış. Özellikle akşam saatlerinde Brooklyn’in ara sokaklarında dolaşırken, neon ışıklarının kırık camlara yansıması, yağmurla ıslanmış sokaklardaki detaylar son derece etkileyici.

Oyunu yüksek ayarlarda PC üzerinde oynadım ve 60FPS’te sabit bir deneyim elde ettim. Optimasyon anlamında bir sorun yaşamadım. Ancak konsol tarafında, özellikle eski nesil cihazlarda (PS4/Xbox One) bazı donma ve yükleme sürelerinde uzama yaşandığı bildiriliyor. Yeni nesil konsollarda ise görsel kalite yükseltilmiş ve daha stabil bir deneyim sunulmuş.

The Division 2’nin bel kemiğini oluşturan co-op deneyimi, Battle for Brooklyn’de de güçlü bir şekilde yer alıyor. Hatta bu kez çok daha işlevsel. Görevlerde artık çevresel etkileşimler daha yoğun; biri jeneratöre enerji verirken diğerinin savunma yapması gereken anlar veya bir arkadaşınızı sadece belli bir bölgede aktif olan cihazla kaldırabilmeniz gibi detaylar, ekip içi koordinasyonu zorunlu kılıyor.

Dark Zone benzeri yeni bir alan olan “Red Light Quarantine”, Battle for Brooklyn’in PvP odaklı bölümünü oluşturuyor. Burada oyuncular hem birbirleriyle hem de çevresel tehlikelerle savaşıyor. Güvenli bölgelerin sürekli yer değiştirdiği ve zehirli gaz alanlarının taktiksel kullanım gerektirdiği bu alan, özellikle rekabetçi oyuncular için biçilmiş kaftan.

Oyunun ses tasarımı belki de Battle for Brooklyn’in en güçlü olduğu alanlardan biri. Düşen bir binadan gelen uzak bir çığlık, arka planda yankılanan radyo yayınları, rüzgârın terk edilmiş bir sokakta çarpan panjur sesi… Hepsi sizi bu dünyanın içine çekiyor.

Müzikler de son derece dozunda kullanılmış. Özellikle görev sırasında artan tempo ve düşmanla çatışma anlarında devreye giren elektronik altyapılı müzikler, adrenalini yükseltiyor. Ama en etkileyici anlardan biri, tamamen sessizlik içinde ilerlediğimiz bir görevde, yalnızca adımlarımızın yankısı ve uzaktan gelen yağmur sesiyle yaşadığım atmosferdi. İşte bu tür detaylar, iyi bir genişleme paketinin farkını ortaya koyuyor.

Battle for Brooklyn birçok açıdan başarılı olsa da tamamen kusursuz değil. Özellikle bazı görev yapılarının hala klasik Division formülünden çıkamaması — git, tarama yap, düşmanları temizle, boss öldür — ilerleyen saatlerde bir miktar tekrara düşebiliyor. Ayrıca bazı yan görevler ana hikâyeye göre sönük kalıyor, keşke hepsi aynı özenle yazılsaydı diyorsunuz.

Bunun dışında loot sisteminde hala RNG (şansa dayalı eşya düşüşü) sıkıntısı devam ediyor. Bazen saatlerce o çok istediğiniz zırh parçasını düşürmek için uğraşmanız gerekebiliyor.

The Division 2: Battle for Brooklyn, genişleme paketinden öteye geçen bir içerik. Hem hikaye anlatımı, hem oynanış dinamikleri hem de atmosferik yapısıyla ana oyuna yeni bir soluk getiriyor. Brooklyn’in kaotik atmosferi, karakter odaklı hikaye örgüsü ve agresif düşman yapay zekası, oyuncuya sürekli tetikte olmayı şart koşuyor.

Eğer The Division 2’yi sevdiyseniz, bu genişleme adeta kaçırılmayacak bir içerik. Eğer oyundan uzaklaştıysanız, geri dönmeniz için çok sağlam bir bahane. Çünkü Brooklyn’de artık her sokak, her köşe başı, her bina yeni bir tehdit ve aynı zamanda yeni bir hikâye taşıyor.


8

Artılar

  • Yeni harita tasarımı oldukça etkileyici
  • Hikaye anlatımı ve karakter gelişimi güçlü
  • Görsel atmosfer ve ses tasarımı başarılı
  • Savaş sistemi daha taktiksel bir yapıya kavuşmuş

Eksiler

  • Yan görevlerde zaman zaman tekrar hissi oluşuyor
  • Loot sistemi hâlâ rastgeleliğe fazlasıyla bağlı