-->
The Alters Oyun İncelemesi

The Alters, alternatif benliklerle yüzleştiğiniz, derin hikâyesi ve stratejik oynanışıyla sizi hem zihinsel hem duygusal olarak zorlayan bir hayatta kalma oyunu.

13.06.2025 | ulasufuk

Bazı oyunlar vardır, bitirdikten sonra koltuğunuzda oturup uzun uzun düşünürsünüz: “Ben olsaydım ne yapardım?” The Alters, işte bu duyguyu oyuncuya hem anlatısıyla hem de oynanış mekanikleriyle başarıyla yaşatıyor. “Alternatif benlikler” fikrini sadece bir oyun mekaniği olarak değil, aynı zamanda derin bir felsefi sorgulama olarak kullanan bu yapım, bilim kurgu ve hayatta kalma türünün sınırlarını yeniden çiziyor.

Oyunda Jan Dolski adında sıradan bir uzay işçisini canlandırıyoruz. Bir kaza sonucu yabancı bir gezegende tek başına kalan Jan, ölümcül güneş ışınlarından korunmak için sürekli hareket halinde olması gereken mobil bir üste hayatta kalmaya çalışıyor. Fakat tek başına bu zorluklarla başa çıkması imkânsız. İşte burada oyunun ana mekaniği devreye giriyor: Jan, geçmişte yapmadığı seçimleri bu kez yaparak, alternatif versiyonlarını yaratıyor.

Bu “Alter”lar; geçmişte farklı tercihler yapmış, farklı meslekler seçmiş ve farklı kişiliklere bürünmüş Jan’lar. Aralarında mühendis olanı da var, doktor olanı da. Kimi agresif ve lider ruhlu, kimi ise içe dönük ve kaygılı. Her biriyle etkileşime girmek, onların güvenini kazanmak, zaman zaman onları sakinleştirmek ya da ikna etmek zorundasınız. Ve bu noktada oyun sadece kaynak yönetimi değil, insan yönetimi oyununa da dönüşüyor.

The Alters, üs kurma ve hayatta kalma unsurlarını oldukça başarılı şekilde harmanlamış. Mobil üssün modüler yapısı sayesinde farklı bölümler inşa edebiliyor, Alter’lara özel yaşam alanları, laboratuvarlar, atölyeler veya egzersiz odaları gibi birimler ekleyebiliyorsunuz. Fakat buradaki dengeyi korumak çok önemli. Her yeni Alter, hem fayda sağlıyor hem de yeni bir ihtiyaç doğuruyor. Yani sadece fiziksel kaynak değil, duygusal kaynak da yönetiyorsunuz.

Oynarken en çok zorlandığım anlardan biri, bir Alter’ın psikolojik olarak çökme noktasına gelmesiydi. Öylece oturuyor, hiçbir görev almıyor ve diğer Alter’larla tartışmalara giriyordu. İlgilenmedikçe daha da kötüleşti. Sonunda onu terapi odasına alıp yeniden kazanmayı başardım ama o sürede üssüm büyük zarar gördü. O an şunu fark ettim: Bu oyun sadece hayatta kalmakla ilgili değil, duygusal bağlar kurmakla da ilgili.

Alter’larla ilişkiler, oyunun en can alıcı noktalarından biri. Her biriyle diyaloglarınız, kararlarınız, onlara verdiğiniz görevler, hatta odalarını nasıl dekore ettiğiniz bile onların size karşı tavrını etkiliyor. Oyunda birkaç kez, görevdeki bir Alter’la yaşadığım tartışma yüzünden başka bir Alter’ın taraf seçtiğine tanık oldum. Hatta bir tanesi kendi odasına kapanıp “Bu artık senin projen değil” diyerek isyan etti. O an oyun mekaniklerini unutup duygusal olarak sarsıldım. Çünkü o versiyon, Jan’ın üniversiteyi bırakmamış haliydi — yani “daha iyi” bir versiyonuydu. Bana, bana karşı çıktı.

Böyle anlar, The Alters’ı diğer hayatta kalma oyunlarından ayırıyor. Bu sadece bir üs yönetimi değil, aynı zamanda bir kimlik yönetimi oyunu. Sizi, geçmişteki kararlarınızla yüzleştiriyor. Hangi seçim sizi “siz” yapar? En başarılı haliniz mi, en dürüst haliniz mi, en korkak haliniz mi?

Oyunun görsel tasarımı, tam anlamıyla bilim kurgu sineması estetiğinde. Soğuk mavi tonlar, endüstriyel yapılar, terkedilmişlik hissi ve uzakta karanlık bir gezegenin yüzeyi… Hepsi atmosferi çok iyi yansıtıyor. Üssün içi detaylı, her modül arasında geçişler akıcı. Sadece dışarı çıktığınızda yaşanan hafif takılmalar ve bazı kamera açısı sorunları biraz sinir bozucu olabiliyor. Fakat bu kusurlar, genel deneyimi baltalayacak kadar ciddi değil.

Karakter animasyonları ise şaşırtıcı derecede başarılı. Özellikle Alter’ların duygusal durumlarına göre değişen mimikleri ve beden dilleri, oyunun anlatmak istediği “kimlik farklılığı” temasını çok daha etkili kılıyor. Bir Alter’ın gözünüzün içine bakarak “Sen olabilirdim ama senin gibi olmak istemiyorum” deyişi, animasyonla daha da ağırlaşan bir deneyim hâline geliyor.

Oyunun müzikleri genellikle sade, minimal ve ağır tempolu. Bu da yalnızlık hissini başarılı bir şekilde destekliyor. Özellikle bir tepeye çıkıp güneşi izlediğiniz sahnelerde ya da üssünüzün sessizliğinde yankılanan o piyanolu tema, adeta içinize işliyor. Seslendirmeler ise profesyonelce. Her Alter’ın farklı tınıda bir sesi var ve bu sesler karakterin kişiliğiyle tamamen uyumlu.

The Alters, riskli bir oyun. Ana akım kitleyi yakalamak için kolaycılığa kaçmak yerine, oyuncuya zor sorular soruyor. Kim olduğunu düşündüğünü, neden o kişi olduğunu ve eğer başka biri olsaydın ne değişeceğini sorgulatıyor. Bu da beraberinde ağır bir anlatı yükü ve yoğun bir mikro yönetim getiriyor. Bu nedenle herkesin oyunu değil. Sadece aksiyon ve hızlı ilerleme arayanlar, burada sabırsızlanabilir.

Ancak sabredenler için The Alters, unutulmaz bir deneyim sunuyor. Benim için bu yılın en özgün ve etkileyici yapımlarından biri oldu.


9

Artılar

  • Derin, çok katmanlı ve felsefi açıdan zengin bir hikâye anlatımı
  • Alter sistemiyle özgün karakter etkileşimleri ve moral yönetimi
  • Üs kurma ve kaynak yönetimi mekaniklerinin duygusal kararlarla harmanlanması
  • Unreal Engine 5 ile desteklenmiş etkileyici atmosfer ve görsel kalite

Eksiler

  • Karmaşık kullanıcı arayüzü ve modül geçişlerinde yaşanan zaman zaman kafa karışıklığı