-->
STALKER üçlemesi, konsollarda da Zone’un ölümcül cazibesini koruyor. Karanlık atmosferi ve sert oynanışıyla hâlâ eşsiz bir hayatta kalma deneyimi sunuyor.
S.T.A.L.K.E.R.: Legends of the Zone Trilogy, sadece bir oyun paketi değil; bu üçleme, oyun dünyasında çığır açmış, karanlık atmosferiyle FPS-RPG türünü yeniden tanımlamış bir kültün mirası. GSC Game World’ün yıllar önce sunduğu Shadow of Chernobyl, Clear Sky ve Call of Pripyat, şimdi ilk kez konsollara taşındı. Peki bu efsane üçleme 2025 yılında hâlâ etkileyici mi? Yoksa sadece nostaljik bir anıdan mı ibaret?
Bu üçlemeyi yaklaşık 40 saat boyunca PS5’te oynadım; hem atmosferi yeniden soludum, hem teknik güncellemeleri test ettim. İncelemeye geçmeden önce şunu net olarak söylemeliyim: STALKER hala eşsiz bir deneyim sunuyor… ama onu gerçekten sevebilmek için Zone’a ait olmanız gerekiyor.
STALKER üçlemesi, alternatif tarihli bir Çernobil’de geçiyor. Gerçek hayattaki 1986 felaketinin ardından kurgusal bir ikinci patlama yaşanmış ve çevresinde “Zone” adı verilen doğaüstü bir alan oluşmuştur. Bilimle açıklanamayan anomaliler, mutasyona uğramış canlılar ve psişik tehditler Zone’u bir ölüm tuzağına çevirirken, buraya “STALKER” adı verilen paralı askerler, bilim insanları ve haydutlar akın etmeye başlar.
Her oyun farklı bir ana karakterin gözünden bu gizemli bölgeyi keşfetmenizi sağlıyor:
Hikâye anlatımı sade, doğrudan ve çoğu zaman oyuncuya gizemleri çözme sorumluluğunu bırakıyor. Hollywood tarzı sinematiklere yer verilmeyen bu yapı, oyunu daha gizemli ve karanlık kılıyor.
STALKER üçlemesi bir FPS gibi başlar, ama hemen ardından sizi hayatta kalma temalı bir RPG gibi sarmalar. Silahlar tutarsızdır, mermiler kıymetlidir, sağlık çantaları az bulunur. Düşmanlar gerçek bir tehdit oluşturur. Zone, oyuncuya karşı zalimdir ama asla haksız değildir. Açık dünya haritasında, anomalilerle dolu ormanlar, terk edilmiş kasabalar, radyasyonla kaplı tüneller keşfedilmeyi bekler.
Bu trilojide dikkat çeken temel unsurlar:
Trilojide her oyunun oynanışı farklı dinamiklerle zenginleşmiş. Özellikle Call of Pripyat, detaya önem veren görev yapısıyla, önceki oyunların ötesine geçiyor. Görevlerin çoğu çok aşamalı, ahlaki ikilemlerle dolu ve sonuçları gerçekten hissediliyor.
STALKER’ın orijinal PC sürümleri, teknik anlamda zamanının ötesindeydi. Işıklandırma, hava durumu efektleri ve atmosferik tasarımı hâlâ övgüyle anılır. Legends of the Zone Trilogy, bu yapıları modern konsollara başarılı biçimde taşımış.
Ancak bu bir “remake” değil, bu yüzden bazı animasyonlar hala köşeli ve eski nesil. Karakter yüzleri donuk, NPC hareketleri tekrarlı. Ama bu eksiklikler bile, Zone’un terk edilmişliğini daha da inandırıcı kılıyor.
PC’de fare ve klavye ile oynamaya alışmış STALKER hayranları için gamepad kontrolüne geçmek başta garip geliyor. Özellikle envanter yönetimi ve hassas nişan alma, alışana kadar zaman alabiliyor. Konsol arayüzü özelleştirilmiş olsa da hâlâ bazı yerlerde hantallık hissi var. Envanterin sürükle-bırak sistemiyle çalışması, gamepad ile pek ergonomik değil.
Yine de kontroller özelleştirilebilir, hassasiyet ayarları geniş ve zamanla alışılıyor. PS5’in DualSense tetikleri, silah geri tepmelerinde güzel bir his veriyor. Ancak bu üçlemenin konsol oyuncularına sunduğu deneyim, PC’deki modlu rahatlığı aratabiliyor.
Zone’un en güçlü tarafı atmosferse, onun en büyük taşıyıcısı ses tasarımı. Üçleme boyunca sessizlik, gerilim ve beklenmedik patlamalar arasında geçen bu akustik yapı nefes kesiyor.
Orijinal seslendirmeler korunmuş. İngilizce dublaj fena değil, ancak Rusça seslendirme ile oynamak Zone’un otantik havasını çok daha iyi yansıtıyor.
Bu üçleme, aynı evrende geçen ama farklı anlatım tarzlarıyla zenginleşen üç farklı oyun sunuyor:
Her oyunun yeniden oynanabilirliği yüksek. Farklı kararlar, görev yolları ve silah yapılandırmaları sayesinde Zone’da her seferinde başka bir macera yaşanıyor.
S.T.A.L.K.E.R.: Legends of the Zone Trilogy, sadece oyun oynatan bir paket değil; bir atmosfer, bir evren, bir yaşam biçimi sunuyor. Konsola taşınmış bu versiyon, teknik olarak bazı kusurlar barındırsa da üç farklı ama bütünlüklü deneyimi bir arada sunuyor olmasıyla çok değerli.
Yeni nesil oyuncular için alışılması zor bir yapıya sahip olabilir ama sabırlı olanlar için bu üçleme, keşfetmeye değer bir define. STALKER, Zone’un karmaşık, karanlık ve büyüleyici dünyasını yeniden yaşamak isteyenler için hâlâ bir başyapıt.