-->
The Sinking City Remastered, PS5’in gücünden yararlanarak Lovecraftian atmosferi etkileyici görsellerle sunarken, hâlâ bazı eski kusurlarını taşıyor.
Frogwares’in 2019 yılında piyasaya sürdüğü ve H.P. Lovecraft’ın karanlık evreninden ilham alan The Sinking City, 2025 yılında Unreal Engine 5 ile yeniden hayat buldu. PS5 için özel olarak geliştirilen bu remastered sürüm, hem teknik hem de atmosferik açıdan önemli iyileştirmeler sunuyor. Ancak, bu yenilikler oyunun temel mekaniklerini ne ölçüde geliştiriyor? Bu sorunun cevabını, yaklaşık 25 saatlik bir oyun deneyimiyle aradım
Oyunda, 1920’lerin Amerika’sında, Massachusetts eyaletindeki kurgusal Oakmont şehrinde geçen bir hikayeye tanıklık ediyoruz. Savaş gazisi ve özel dedektif Charles W. Reed’in kontrolünü alarak, hem kendi zihinsel çöküşünün nedenlerini hem de şehri etkisi altına alan doğaüstü olayların kaynağını araştırıyoruz. Şehir, sürekli yağmur altında ve sel felaketleriyle boğuşuyor; sokaklar su altında kalmış, insanlar ise akıl sağlığını yitirmiş durumda. Bu atmosfer, Lovecraft’ın kozmik korku temasını başarıyla yansıtıyor.
Remastered sürüm, Unreal Engine 5’in gücünü arkasına alarak görsel anlamda önemli bir sıçrama yapıyor. 4K çözünürlük, geliştirilmiş yansımalar ve detaylı çevre modellemeleri sayesinde Oakmont daha da ürkütücü bir hale gelmiş. Özellikle sisli sokaklar, su birikintileri ve ışıklandırma efektleri, oyuncuyu içine çeken bir atmosfer yaratıyor. Ayrıca, PS5’in SSD’si sayesinde yükleme süreleri neredeyse yok denecek kadar azalmış; hızlı seyahatler ve oyun içi geçişler sadece birkaç saniye sürüyor. GamePitt
DualSense kontrolcüsünün adaptif tetikleyicileri, silah kullanımı ve fotoğraf çekimi gibi eylemlerde hissedilir bir direnç sunuyor. Ancak, bu özellikler sınırlı kalmış; haptik geri bildirimler ve hoparlör kullanımı gibi diğer DualSense özellikleri yeterince kullanılmamış. Örneğin, karakterin akıl sağlığı bozulduğunda kontrolcüden gelen sesler veya titreşimler, oyuncunun deneyimini daha da derinleştirebilirdi.
The Sinking City’nin en güçlü yönlerinden biri, oyuncuyu gerçekten bir dedektif gibi hissettiren oyun mekanikleri. Oyun, oyuncuya fazla rehberlik etmeden, ipuçlarını birleştirerek kendi sonuçlarına ulaşmasını bekliyor. Charles’ın “Mind’s Eye” ve “Retrokognisyon” gibi özel yetenekleri, geçmiş olayları görselleştirme ve gizli ipuçlarını ortaya çıkarma konusunda yardımcı oluyor. Ayrıca, şehirdeki kütüphane, polis merkezi ve belediye binası gibi yerlerde yapılan aramalar, oyuncunun dikkatini ve sabrını ödüllendiriyor.
Ne yazık ki, oyunun savaş mekanikleri hala zayıf kalıyor. Silah kullanımı hantal ve düşman çeşitliliği sınırlı. Ayrıca, mermi ve sağlık malzemelerinin kıtlığı, savaşları daha çok kaçınılması gereken durumlar haline getiriyor. Bu da oyuncuyu, savaşmaktan çok kaçmaya teşvik ediyor. Bazı oyuncular için bu, oyunun atmosferine katkı sağlasa da, aksiyon arayanlar için hayal kırıklığı yaratabilir.
Oakmont, yedi farklı bölgeden oluşan geniş bir açık dünya sunuyor. Ancak, şehirdeki NPC’lerin etkileşimsizliği ve çevresel detayların sınırlılığı, keşif hissini zayıflatıyor. Sokaklar genellikle boş ve etkileşimli içerik açısından yetersiz. Bu da oyuncunun, görevler dışında şehirde vakit geçirme isteğini azaltıyor. Push Square+3Vikipedi+3Game Rant+3
Remastered sürüm, yeni bir fotoğraf modu sunuyor. Bu mod sayesinde, oyuncular Oakmont’un karanlık atmosferini istedikleri açılardan yakalayabiliyor. Ayrıca, “Merciful Madness” ve “Worshipers of the Necronomicon” gibi ek görev paketleri, oyuna yeni hikayeler ve görevler ekliyor. Bu içerikler, Lovecraft evrenine daha da derinlemesine dalmak isteyen oyuncular için değerli. Demon Gaming
PS5 sürümünde, önceki versiyonlara göre performans iyileştirmeleri yapılmış olsa da, zaman zaman kare hızı düşüşleri ve küçük hatalarla karşılaşmak mümkün. Özellikle, bazı görevlerde karakterin duvarlara takılması veya nesnelerin beklenmedik şekilde hareket etmesi gibi sorunlar, oyunun akışını bozabiliyor.
The Sinking City Remastered, Lovecraft evrenine ilgi duyan oyuncular için atmosferik ve derinlemesine bir deneyim sunuyor. Görsel ve teknik iyileştirmeler, oyunun dünyasına daha da dalmayı mümkün kılıyor. Ancak, savaş mekaniklerindeki zayıflıklar ve açık dünya etkileşimsizliği, oyunun potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesini engelliyor.