Bazı oyunlar vardır, ilk dakikada sizi yakalar, son sahnesine kadar da bırakmaz. Blades of Fire, PlayStation 5’te geçirdiğim 30 saati aşkın sürede beni tam anlamıyla etkisi altına alan, klasik aksiyon RPG kalıplarını modern grafikler ve güçlü anlatımla harmanlayan bir yapım. Gerek tetik hassasiyetini kullanışı, gerekse SSD sayesinde neredeyse yok denecek kadar kısa yükleme süreleriyle PS5 versiyonu, bu oyunu deneyimlemek için en doğru tercihlerden biri olmuş diyebilirim.

Hikâye: Alevin İçindeki Adam

Blades of Fire’ın merkezinde Kael adında bir savaşçı var. Geçmişte ihanete uğramış, ailesini kaybetmiş, küllerinden doğmaya çalışan bir figür. Hikâyeyi başlarda biraz klişe gibi karşıladım; “intikam isteyen yalnız adam” motifi çok işlenmişti. Ancak zamanla oyunun hikâye anlatımında ne kadar derinleştiğini görmek beni şaşırttı. Oyunun diyalogları, özellikle Türkçe altyazı desteği sayesinde çok daha rahat takip ediliyor ve hikâyeye adapte olmanızı kolaylaştırıyor. Kael’in yolculuğu boyunca karşılaştığı karakterler yalnızca görevi veren figürler değil; her biri bir dram taşıyor, bir geçmişe sahip ve Kael ile olan diyalogları onun gelişimini doğrudan etkiliyor.

PS5’te ara sahnelerin kesintisiz akması ve DualSense üzerinden gelen titreşimlerin o anlara katkı sağlaması, anlatılan duyguyu oyuncuya doğrudan geçiriyor. Karakterlerin yüz animasyonları bazı anlarda donuk kalsa da genel olarak sinematik anlatım güçlü. Özellikle Kael’in geçmişine dair gördüğümüz rüya sekansları oldukça etkileyici hazırlanmış.

Oynanış: Tetikteki Güç

Oyunun dövüş sistemi, Soulslike türünden ilham alıyor ancak daha erişilebilir bir yapı sunuyor. PlayStation 5’in DualSense kontrolcüsü burada büyük fark yaratıyor. Kılıcınızı savurduğunuzda tetiklerin direnci değişiyor, ağır saldırılarda R2’nin sertleştiğini hissediyorsunuz. Parry yapmak, yani düşman saldırısını doğru anda karşılayarak savuşturmak, oyunda ustalaşmanın anahtarı. Bu mekanik oldukça tatmin edici çalışıyor ve her başarılı savunma ardından verdiğiniz karşılık sizi gerçekten güçlü hissettiriyor.

Yetenek ağacı sistemiyse PS5 menü yapısına uygun şekilde sade ama detaylı. Büyü, dövüş ve çeviklik alanlarında yeteneklerinizi geliştirerek farklı oynanış tarzlarına geçiş yapabiliyorsunuz. Ben daha çok fiziksel dövüş odaklı bir karakter yarattım ama büyüyle oynayan bir arkadaşımın tamamen farklı bir deneyim yaşadığını görünce, bu çeşitliliğin oyunun tekrar oynanabilirliğini ciddi şekilde artırdığını fark ettim.

Boss Savaşları: Sabır, Strateji ve Ter

Oyunun en unutulmaz anları şüphesiz boss savaşları. Her biri farklı saldırı düzenine, zayıf noktalara ve dövüş alanlarına sahip. Özellikle üçüncü bölgede karşımıza çıkan “Ash Wyrm” adlı dev yaratık, PS5’in hem görsel gücünü hem de DualSense’in adaptif tetiklerini tam anlamıyla sergileyen bir savaş sundu. Bu boss’u defalarca denemek zorunda kaldım ama her seferinde küçük detayları öğrenip sonunda galip gelmek tarifsiz bir tatmin sağladı.

Grafikler: Konsolun Gücünü Kullanan Ateş Efektleri

PlayStation 5’te Blades of Fire, gerçekten göz kamaştırıcı görünüyor. Özellikle yangın efektleri, lav nehirleri ve ateş temalı büyülerin görselliği son derece başarılı. 4K çözünürlükte 60 FPS akıcılıkla oynanabiliyor. Performans moduyla kalite arasında seçim sunuluyor ve ben performansı tercih ettim. Bu sayede dövüşler çok daha akıcı hissettirdi.

Oyunun sanat yönetimi de takdire şayan. Harita çeşitliliği, keşfedilecek bölgelerin detayları ve çevresel hikâye anlatımı oldukça başarılı. Zindanlar, ormanlık alanlar, yanmış köyler ve antik kalıntılar, hepsi oyuncuyu bu dünyanın bir parçası gibi hissettiriyor. Özellikle gece-gündüz döngüsü ve hava değişimleri PS5’in ışık yansımalarıyla birleşince ortaya etkileyici manzaralar çıkıyor.

Ses Tasarımı ve Müzik: DualSense İle Titreşen Dünya

Ses tasarımı, PS5 üzerinde DualSense’in titreşim sistemiyle birleşince gerçek anlamda derin bir deneyim sunuyor. Ateş büyüleri sırasında tetiklerdeki ufak titreşimler, düşmanların yaklaştığını haber veren ayak seslerinin yankısı, karanlıkta duyulan çığlıklar… Hepsi sizi koltuğunuzdan kaldıracak düzeyde.

Müzikler epik yapıya sahip ve savaş sırasında müzik temposu değişerek adrenalini artırıyor. Sakin keşif anlarında ise daha ambient, lo-fi temalarla oyuncunun dikkatini dağıtmadan fonu tamamlıyor. Oyunun orijinal müzikleri Spotify’a gelse dinlemeye devam ederim diyebilirim.

Seslendirmelerde ise Kael’in sesi başta olmak üzere baş karakterler başarılı. Ancak bazı yan karakterler sanki farklı projelerden alınmış gibi yapay duruyor. Bu küçük eksiyi saymazsak, ses konusunda genel tablo gayet olumlu.

DualSense’in adaptif tetikleri ve titreşimleri, oynanışa çok başarılı şekilde entegre edilmiş. Kılıçların sürtünme sesi, ateş büyülerinin enerjisi veya ağır bir zırh giymenin verdiği baskı, titreşimle hissediliyor. Ayrıca oyunun SSD üzerinde çalışması sayesinde yükleme süreleri yok denecek kadar az. Hızlı seyahat sistemi neredeyse anında gerçekleşiyor ve ara sahneler, menü geçişleri gayet akıcı.

Ayrıca oyun, PS5’in etkin kart sistemini destekliyor. Yani kontrolcünün orta tuşuna bastığınızda mevcut görevinize dair kısa rehberler ve ne kadar sürede tamamlayabileceğinize dair bilgiler görüntüleniyor. Bu özellik özellikle %100 tamamlama isteyen oyuncular için çok faydalı.

Her ne kadar genel deneyim olumlu olsa da oyunun bazı eksik yönleri de yok değil. Özellikle yapay zekâ yer yer dengesiz çalışabiliyor. Düşmanlar bazen sizi görmezden gelebiliyor ya da saçma sapan yerlerde sıkışıp kalabiliyor. Ayrıca bazı yan görevler tekrar hissi yaratabiliyor; “şuraya git, şu eşyayı al, geri getir” formülü birkaç kez fazla kullanılmış.

Ayrıca fotomode (fotoğraf modu) gibi bir özellik bu grafiksel zenginliği paylaşmak için mükemmel olurdu ama mevcut sürümde bu özellik yok. Umarım güncellemelerle eklenir.

Sonuç: PlayStation 5’te Ateş Gibi Parlayan Bir Deneyim

Blades of Fire, PlayStation 5’in donanım gücünü hem teknik hem de duygusal anlamda iyi değerlendiren bir aksiyon RPG deneyimi sunuyor. Etkileyici atmosferi, tatmin edici dövüş sistemi, derin hikâyesi ve DualSense desteğiyle konsolda gerçekten özel bir yapım haline geliyor.

Soulslike türüne göz kırpan ama tamamen onunla sınırlı kalmayan bu yapım, hem hardcore oyunculara hem de RPG’ye meraklı daha geniş kitlelere hitap ediyor. Ufak tefek teknik eksiklikler dışında, oyun tatmin edici bir bütünlük sunuyor ve PlayStation 5’te oynanması gereken yapımlar arasına adını yazdırıyor.