-->
SNK, Fatal Fury: City of the Wolves ile efsaneyi geri getiriyor. Derin dövüş sistemi, görsel tarzı ve nostaljisiyle dövüş severler için kaçırılmayacak bir yapım.
Dövüş oyunlarının altın çağını yaşadığı 90’lı yıllarda SNK’nin “Fatal Fury” serisi, Capcom’un Street Fighter’ı ile birlikte başı çeken markalardan biriydi. O dönemin arcade salonlarının vazgeçilmezlerinden biri olan Fatal Fury, özellikle karakter odaklı hikayeleri, teknik dövüş sistemleri ve atmosferik şehir temalarıyla öne çıkıyordu. Ancak zamanla yerini King of Fighters gibi yan serilere bıraktı ve uzun yıllar sessizliğe gömüldü.
Ta ki şimdiye kadar…
“Fatal Fury: City of the Wolves”, SNK’nin yaklaşık çeyrek asırlık sessizliğini bozarak, hem yeni oyuncuları hem de 90’ların salon tozu yutmuş veteranlarını hedefleyen bir yapım olarak sahneye çıktı. Serinin hayranları için bu sadece yeni bir oyun değil, aynı zamanda SNK’nin “biz hâlâ buradayız” demesinin güçlü bir yolu. Peki bu dönüş, sadece nostaljiye sırtını yaslayan bir fan servisi mi, yoksa gerçekten yeni nesil dövüş oyunları arasında kendine sağlam bir yer edinebilecek mi?
Gelin, bu sorunun cevabını detaylıca inceleyelim.
Fatal Fury: City of the Wolves’un belki de en güçlü yönü, dövüş mekaniklerinin derinliği ve dengesi. Serinin köklü yapısından ödün vermeden, günümüz dövüş oyunu anlayışına uygun birçok sistem başarıyla entegre edilmiş.
“Heat Rush” adı verilen sistem sayesinde oyuncular, belli bir enerji barını kullanarak anlık olarak saldırgan moda geçebiliyorlar. Bu sistem, dövüşlerin temposunu ciddi anlamda değiştiriyor ve oyunculara risk alıp ödül kazanma fırsatı sunuyor. Just Defend ve Break Blow gibi savunma odaklı mekanikler ise stratejiye dayalı oynamayı teşvik ediyor. Rakibin saldırısını doğru zamanlamayla engelleyip avantaj elde etmek, oyunun en tatmin edici yanlarından biri.
En dikkat çekici noktalardan biri de çift hatlı dövüş sistemi. SNK’nin ilk Fatal Fury oyunlarında olan bu sistem yeniden devreye alınmış. Karakterler dövüş sırasında ön ve arka hatlar arasında geçiş yapabiliyor. Bu, oyuncuya fazladan hareket alanı ve taktiksel derinlik kazandırıyor. Özellikle çevresel tuzaklarla döşenmiş bazı arenalarda, bu sistemin ustaca kullanılması zaferin anahtarı olabiliyor.
Karakter kadrosu, SNK’nin bu projeye ne kadar ciddi yaklaştığını gösteren önemli göstergelerden biri. Serinin vazgeçilmez yüzleri olan Terry Bogard, Rock Howard, Mai Shiranui ve Andy Bogard gibi karakterler yeniden sahnede. Ancak bu sefer yalnızca tanıdık hareketleri değil, duygusal yükleri de beraberinde getiriyorlar.
Özellikle Rock Howard, oyunun ana eksenlerinden biri. Hem Geese Howard’ın karanlık mirasını hem de Terry’nin pozitif yaşam felsefesini içinde barındıran bu karakter, yalnızca dövüş mekanikleriyle değil, duygusal derinliğiyle de öne çıkıyor.
Yeni karakterler arasında ise dikkat çeken bir isim Azel “The Crimson Crow”. Bu karakter, dövüş stilinde Capoeira ve agresif karate hareketlerini birleştirirken, karanlık geçmişiyle hikayeye dramatik bir katman ekliyor. Jun Hoshin, gizli ajans için çalışan sinsi bir dövüşçü; zehirli teknikleriyle oynanışı tamamen değiştiriyor. Kısacası karakter çeşitliliği yalnızca görünüşte değil, oynanış açısından da fark yaratıyor.
Her karakterin kendine has bir intro’su, dövüş sırasındaki replikleri ve özel bitiriş animasyonları var. Bu detaylar, oyuncuların karakterlerle bağ kurmasını kolaylaştırıyor.
Fatal Fury: City of the Wolves, yalnızca dövüşlere odaklanan bir oyun değil. Aynı zamanda karakter odaklı, dramatik ama kısa tutulan bir hikaye moduna da sahip. Hikaye, South Town’un yeniden doğuş sürecine odaklanıyor. Artık daha kaotik, daha karanlık bir şehir var karşımızda. Bu atmosfer, hem çevresel tasarımlara hem de karakterlerin motivasyonlarına yansımış.
Rock Howard’ın içsel çatışmaları, yeni karakter Azel’in tehditkar yükselişi ve Terry’nin artık yaşlanmaya başlamış olmasının getirdiği sorgulamalar… Hepsi küçük sinematiklerle desteklenen mini bölümler halinde sunuluyor. Hikaye modu birkaç saatte bitse de, özellikle seriye duygusal yatırım yapmış oyuncular için büyük anlam taşıyor.
Grafiksel olarak Fatal Fury: City of the Wolves, SNK’nin bugüne kadar yaptığı en estetik oyunlardan biri. Cel-shaded stil, dövüş oyunları için biçilmiş kaftan. Karakter animasyonları son derece akıcı, pozlar etkileyici, özel hareketler ise adeta küçük birer animasyon filmi gibi sunuluyor.
Arka planlar da aynı özenle hazırlanmış. South Town’un yanan binalarından, neonla aydınlatılmış gece kulüplerine, kumsalda batan güneşten fütüristik dojo’lara kadar çok çeşitli arenalar var. Her birinin kendi dinamiği, müziği ve atmosferi bulunuyor. Özellikle arenalarda bazı detayların maçın gidişatına etki edebilmesi (örneğin belirli bölgelere itilince hasar alınması) oynanışı renklendiriyor.
SNK, müzik konusunda her zaman güçlü bir firma oldu ve City of the Wolves da bu geleneği sürdürüyor. Oyunda yer alan parçalar, karakterlere özel bestelenmiş ve dövüşün temposuna uygun şekilde artıp azalan dinamik bir yapıya sahip. Rock’un teması içsel çatışmasını, Terry’nin teması ise onun enerjik ve pozitif doğasını mükemmel yansıtıyor.
Ses efektleri de bir o kadar başarılı. Yumruk sesleri, yere düşüşlerdeki yankı, arenalardaki kalabalık uğultuları… Hepsi atmosferi daha da zenginleştiriyor. DualSense veya Xbox kontrolcüsü kullanıldığında titreşimli geri bildirimler de oldukça tatmin edici.
Günümüz dövüş oyunlarında çevrim içi altyapı olmazsa olmaz. SNK, geçmişte bu konuda eleştiriler alsa da City of the Wolves’ta işleri ciddiye almış.
Rollback netcode sayesinde çevrim içi dövüşlerde neredeyse hiç gecikme yaşanmıyor. Denediğim farklı coğrafyalardan oyuncularla yaptığım maçlarda 1-2 karelik input gecikmesi dışında ciddi bir sorunla karşılaşmadım. Bu durum, rekabetçi oyuncular için büyük avantaj.
Lobiler sade ama işlevsel. Oyuncular istedikleri karakteri seçip anında maça atlayabiliyorlar. Ranked, Casual, Training (online) gibi seçenekler zengin. Ayrıca oyun crossplay destekli, yani PC ve konsol oyuncuları aynı arenada kapışabiliyor.
SNK, Fatal Fury: City of the Wolves ile sadece eski oyunculara bir göz kırpmıyor, aynı zamanda günümüz dövüş oyunları pazarında da güçlü bir aday olarak yerini alıyor. Dövüş sisteminin dengesi, görsel estetiği, atmosferi ve teknik altyapısıyla tam anlamıyla “tamamlanmış bir dövüş oyunu” sunuyor.
Nostalji severler için geçmişe uzanan bir köprü, yeni nesil oyuncular içinse derin ve kaliteli bir meydan okuma.