-->
Elroy and the Aliens Oyun İncelemesi

Elroy and the Aliens, kayıp bir babanın peşinde uzaya uzanan, mizah ve duyguyla harmanlanmış nostaljik bir point-and-click macera sunuyor.

08.04.2025 | ulasufuk

Video oyunları kimi zaman sadece eğlence sunar; kimi zamansa çocukluk anılarımızı, travmalarımızı, hayallerimizi bir araya getirerek unutulmaz deneyimlere kapı aralar. Elroy and the Aliens, ikinci gruba dahil olanlardan. Motiviti’nin ellerinden çıkan bu bağımsız point-and-click macera oyunu, hem nostalji dolu atmosferiyle hem de beklenmedik derecede duygusal hikâyesiyle kendine özgü bir yer ediniyor.

İlk bakışta 90’ların renkli karikatürlerini andıran sanat tarzı ve bolca mizahla süslenmiş diyaloglarıyla dikkat çeken Elroy and the Aliens, aslında oldukça kişisel bir hikâye anlatıyor: Kaybolmuş bir baba, kendini kaybetmiş bir genç adam ve gizemli uzaylılarla dolu bir evren.

Oyun, 1993 yılında, Slope City adlı kurgusal bir şehirde geçiyor. Burada tanışıyoruz ana karakterimiz Elroy Deluna ile. Kendisi genç bir mühendis, biraz asosyal, teknolojiye saplantılı ve hafif paranoyak. Ancak bu özellikleri sadece mizahi unsurlar değil; aynı zamanda Elroy’un içsel çatışmalarının dışavurumu.

18 yıl önce babası gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş. Ne bir ceset bulunmuş, ne de net bir açıklama yapılmış. Bu travma, Elroy’un hayatını şekillendirmiş. Her zaman “neden?” sorusuyla yaşamış, ama hiçbir zaman cesaretini toplayıp geçmişiyle yüzleşememiş.

Ta ki… evinin bodrumunda, babasına ait eski bir uzaylı kristalini ve garip bir mesaj kaydını bulana kadar. Bu andan itibaren oyun başlıyor ve Elroy’un yolculuğu kişisel bir arayıştan, galaktik bir komplonun çözülmesine dönüşüyor.

Elroy and the Aliens, hikâyesini üç temel katmanda anlatıyor:

Kişisel Drama – Elroy’un babasının kaybıyla yüzleşmesi, annesiyle olan gergin ilişkisi ve kendi içsel korkularıyla başa çıkması.

Uzaylı Komplosu – Dünya’nın çok uzun süredir uzaylılar tarafından gözlemlendiği ve Elroy’un babasının bu olaylarla bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.

Yoldaşlık ve Değişim – Elroy’un yalnız yolculuğu, gazeteci Peggie Wolfe ile tanışmasıyla birlikte bir ortaklığa dönüşüyor. İkili arasındaki dinamik, hem mizahın hem de dramatik anların taşıyıcısı oluyor.

Hikâyenin en güçlü yönlerinden biri, absürt mizahı ile dramatik anlar arasında kurduğu başarılı denge. Bir sahnede Peggie’nin çılgın komplo teorileriyle kahkahalara boğulurken, hemen ardından Elroy’un çocukluk anılarına dair bir diyalogla gözleriniz dolabiliyor.

Oyunun senaryosu zaman zaman klasik bilim kurgu kalıplarına yaslansa da, bu kasıtlı bir tercih gibi görünüyor. Çünkü 90’ların o çizgi film havası, kasaba komplo teorileri, VHS kasetler ve CRT ekranlar gibi detaylar, nostaljik bir çerçeve yaratıyor. Bu çerçeve, karakter gelişimlerinin duygusal derinliğine zemin hazırlıyor.

Başta sadece “garip dahi” tipi gibi görünen Elroy, oyun ilerledikçe derinleşiyor. Babasının kaybının onda açtığı boşluk, sosyal dünyaya karşı tutumu ve zamanla bu kabuğu kırma çabası çok başarılı işlenmiş. Oyuncu olarak, bu karakterin gelişimini hem oynayarak hem de duygusal olarak yaşıyorsunuz.

Peggie, oyunun temposunu dengeleyen mükemmel bir karakter. Kendi başına güçlü, zekice yazılmış ve tipik “yan karakter kadın” klişelerinden tamamen uzak. Elroy’a zaman zaman destek, zaman zaman meydan okuyan bir yoldaş.

Oyundaki yan karakterler (eski bir uzay programı mühendisi, şehir dışındaki deli teorisyen, uzaylı kostümüyle dolaşan gençler vb.) oyuna renk katıyor. Karikatürize edilmiş olsalar da, hepsinin bir katkısı var. Antagonist (sürprizi bozmadan söyleyelim), bilim ve etik arasındaki çizgiyi sorgulatan bir figür.

Elroy and the Aliens, klasik point-and-click oyunlarının ruhunu yaşatıyor: çevresel keşif, envanter bulmacaları, diyalog seçimleri ve araştırmalar. Ancak günümüz oyuncularını da unutmadan birkaç modern kalite-of-life özelliği eklenmiş. Örneğin:

Akıllı ipuçları sistemi sayesinde takıldığınızda hikâye akışı bozulmuyor. Çevresel anlatım, keşfetmeyi teşvik ediyor. Her obje, geçmişten bir iz veya mizahi bir not içeriyor. Diyalog ağaçları, karakter ilişkilerini etkileyebiliyor, bazı sahnelerin gidişatını değiştiriyor.

Bulmacalar genel olarak tatmin edici, mantık sınırlarında. Bazı bölümlerdeki teknolojik puzzle’lar (örneğin uzaylı terminali hackleme sekansı) özellikle dikkat çekici.

Oyunun sanat tasarımı, neredeyse elle çizilmiş gibi. Parlak renkler, yumuşak kenarlar, pastel tonlar… Her şey nostaljiye hizmet ediyor. Slope City’nin sokakları, retro bilim laboratuvarları ve uzaylı tapınakları gibi mekanlar, hem detaylı hem de yaratıcı.

Müziklerse, synth ağırlıklı retro-fütüristik parçalarla dolu. Ana tema melodisi, oyunun duygusal ağırlığını mükemmel taşıyor. Seslendirmeler profesyonel; Elroy’un sesi özellikle duygusal geçişlerde başarılı.

Elroy and the Aliens’in değindiği temalar aslında oldukça ciddi:

Aile ve kayıp: Elroy’un babasıyla olan ilişkisi, oyunun merkezinde. Bilimsel takıntı ve etik: Elroy’un teknolojiye olan düşkünlüğü ve babasının geçmişiyle karşılaştığında yaşadığı içsel çatışma. İnanç ve gerçeklik: Peggie’nin teorileri, kasabalıların komplo inançları ve oyuncunun bunlara verdiği tepkiler.

Ancak oyun, bu temaları didaktik değil, mizahi ve insancıl bir şekilde işliyor.

Elroy and the Aliens’in zayıf yönleri yok değil:

Bazı sahneler biraz uzun tutulmuş, özellikle diyaloglar zaman zaman tempo kaybına neden olabiliyor. Oyun boyunca nadir de olsa pathfinding hataları ya da envanter eşleştirme sorunları yaşanabiliyor. Hikâyenin üçüncü perdesi, ilk iki perdeye göre daha hızlı geçiyor, keşke daha derinleştirilseydi.

Elroy and the Aliens, point-and-click türünü sevenler için tam anlamıyla bir ziyafet. Ama aynı zamanda geçmişiyle hesaplaşan, mizahı seven, yaratıcı hikâye anlatımına değer veren herkes için de güçlü bir deneyim. Sadece bir baba-oğul hikâyesi değil; büyümek, yüzleşmek ve affetmek üzerine bir oyun.


8

Artılar

  • Güçlü hikâye anlatımı
  • Mizah ve duygu dengesi
  • Yaratıcı karakterler ve atmosfer
  • Nostaljik görsel ve ses tasarımı

Eksiler

  • Zaman zaman yavaş tempo