-->
Company of Heroes 3, klasik RTS ruhunu modern dokunuşlarla harmanlıyor, ancak bazı yapay zekâ ve denge sorunları hâlâ savaş meydanını gölgeliyor.
Gerçek zamanlı strateji oyunları (RTS), 2000’li yılların başında altın çağını yaşamış; StarCraft, Age of Empires, Command & Conquer gibi devlerle oyunculara unutulmaz deneyimler yaşatmıştı. Ancak bu türün en özgün ve tarihsel dokusunu başarıyla yansıtan serisi şüphesiz Company of Heroes oldu. 2006’da çıkan ilk oyun, II. Dünya Savaşı’nı sinematik anlatımı, yıkılabilir çevre tasarımı ve derin taktiksel oynanışıyla adeta devrim yaratmıştı. Serinin ikinci oyunu bazı yönleriyle eleştirilse de yine de başarıyı korudu.
Ve yıllar sonra gelen büyük umut: Company of Heroes 3. 2023 yılında piyasaya sürülen bu yeni oyun, serinin köklerine sadık kalırken aynı zamanda modern oyuncu beklentilerine cevap vermeyi hedefliyordu. Ancak işler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir. Bu incelemede oyunun derinliklerine inerek hem güçlü yönlerini hem de hayal kırıklığı yaratan detaylarını ele alacağım. Oyunu saatlerce oynamış biri olarak tüm deneyimimi, artıları ve eksileriyle aktarıyorum.
Company of Heroes 3, bu kez oyuncuyu II. Dünya Savaşı’nın daha az işlenmiş olan cephelerinden birine, Akdeniz Tiyatrosu’na götürüyor. İtalya ve Kuzey Afrika’daki savaşlar üzerinden ilerleyen oyun, özellikle coğrafi çeşitlilik açısından son derece zengin. Dağlık bölgeler, çorak çöller, kıyı şehirleri ve tarım arazileri gibi pek çok farklı harita tipi mevcut. Bu çeşitlilik yalnızca görsel değil, stratejik anlamda da ciddi farklar yaratıyor.
İtalya cephesinde hem sıra tabanlı hem de gerçek zamanlı çatışmaları birleştiren yeni Dinamik Sefer Haritası, Total War serisine benzer bir yapı sunuyor. Bu harita üzerinde birlikler yerleştirebiliyor, şehirleri kuşatabiliyor, hava saldırıları düzenleyebiliyor ve kaynakları yönetebiliyorsunuz. Ancak bu sistem kağıt üstünde harika görünse de uygulamada biraz yüzeysel kalıyor. Yapay zekânın stratejik kararları tutarsız ve bazen saçma olabiliyor. Yine de bu harita, oyuna farklı bir tat katmayı başarıyor.
CoH 3’ün kalbi hâlâ bildiğimiz klasik sistem üzerine kurulu: Kapma ve savunma odaklı bölge kontrolü, kaynak yönetimi, birim çeşitliliği ve çevre etkileşimi. Yıkılabilir yapılar, barikatlar, siperler ve mevzi savaşları hâlâ oyunun temel taşları.
Yeni eklenen taktiksel duraklatma sistemi, tek oyunculu modda derin stratejik planlama yapmanızı sağlıyor. Özellikle aynı anda birçok cephede savaşırken bu sistem, oyunun temposunu yavaşlatıp daha düşünceli kararlar almanıza olanak tanıyor. Bu, seriye ilk kez eklenen çok yerinde bir yenilik olmuş.
Ancak, oyunun yapay zekâsı hâlâ zaman zaman kafa karıştırıcı. Düşman askerleri anlamsız saldırılarda bulunabiliyor veya tanklarınızın önünde boş yere bekleyebiliyor. Ayrıca bazı haritalarda birimlerin sıkışması veya yol bulma problemleri gibi klasik RTS sorunları bu oyunda da zaman zaman karşımıza çıkıyor.
Oyunda dört büyük fraksiyon yer alıyor: ABD Kuvvetleri, İngilizler, Wehrmacht (Alman Ordusu) ve Afrikakorps (DAK). Her biri farklı oyun tarzları sunuyor:
Bu çeşitlilik memnun edici. Ancak oyun dengesi açısından hâlâ geliştirilmesi gereken noktalar var. Özellikle çok oyunculu modda bazı fraksiyonların belirgin üstünlükleri hâlâ sorun teşkil ediyor. Ağır tankların baskın olması veya hava desteği spamlama taktikleri, oyunun dengesi konusunda hâlâ soru işaretleri doğuruyor.
Company of Heroes 3, iki büyük kampanyayla geliyor: İtalya ve Kuzey Afrika. İtalya kampanyası sıra tabanlı büyük strateji haritası içeriyor. Bu harita üzerinde aldığınız kararlar savaşları doğrudan etkiliyor: hangi şehre saldıracağınız, hangi birlikleri hangi cephede kullanacağınız gibi seçimler önem taşıyor.
Ancak bu sistemin işlenişi zamanla tekdüze hale geliyor. Kuşatmalar ve görev çeşitliliği, ilk birkaç saatten sonra kendini tekrar etmeye başlıyor. Görevler temelde aynı mantıkla işliyor: Bölge ele geçir, düşmanı temizle, savun. Senaryolar ilginç başlasa da karakter anlatımları zayıf ve yapay zekânın öngörülemez hareketleri kampanya deneyimini zedeliyor.
Oyunun çok oyunculu tarafı, serinin en sağlam yönlerinden biri olmayı sürdürüyor. Klasik 1v1, 2v2, 3v3 ve 4v4 modlarının yanında özel oyunlar ve rekabetçi sıralı maçlar da mevcut. Haritalar dengeli, kaynak yerleşimi mantıklı ve savaşlar oldukça tempolu geçiyor.
Burada en büyük sıkıntı, dengeleme eksiklikleri ve bazı teknik hatalar. Özellikle lag, birim tepkisizliği ve bağlantı problemleri zaman zaman keyif kaçırabiliyor. Ancak Relic bu konuda düzenli güncellemelerle dengeyi sağlamaya çalışıyor.
Company of Heroes 3’ün görsel dünyası, özellikle çevre tasarımı ve yıkım efektleriyle başarılı. Binaların yıkılması, tankların toprak zeminde iz bırakması, mermilerin siperleri delmesi gibi detaylar oldukça etkileyici. Işıklandırma ve patlama efektleri atmosferi destekliyor.
Karakter modellemeleri ve animasyonlar ise günümüz standardının biraz altında. Asker hareketleri bazen mekanik hissettiriyor. Ses tasarımı ise serinin her zaman olduğu gibi güçlü yönlerinden. Silah sesleri, telsiz konuşmaları ve bölgesel aksanlar, savaş alanına gerçekçilik katıyor.