-->
Chains of Freedom, derin hikâyesi, etkileyici atmosferi ve oyuncu kararlarına dayalı ilerleyişiyle unutulmaz bir bağımsız yapım deneyimi sunuyor.
Bağımsız oyun geliştiricilerinin, kısıtlı bütçelerle büyük hayaller kurabildiğini artık biliyoruz. Ancak bazı yapımlar bu beklentinin de ötesine geçerek, hem anlatı gücüyle hem de oynanışıyla iz bırakan deneyimler sunmayı başarıyor. Chains of Freedom, işte tam da bu türden bir oyun. Hikâyesel yoğunluğu, atmosferik tasarımı ve oyuncuya sunduğu ahlaki ikilemlerle dikkat çeken bu yapım, bağımsız oyunların ne denli güçlü olabileceğinin altını çiziyor. Oyunu baştan sona oynamış biri olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Chains of Freedom, sadece bir oyun değil, bir içsel yolculuk.
Chains of Freedom, adından da anlaşılacağı üzere, özgürlük temasını merkeze alan bir oyun. Ancak bu özgürlük kavramı yalnızca fiziksel kaçışlara indirgenmiş değil. Oyun, zihinsel ve duygusal esaretin de en az gerçek zincirler kadar güçlü olduğunu bize anlatıyor. Ana karakterimiz Elian, baskıcı bir rejimin hüküm sürdüğü Aetherion şehrinde sıradan bir işçi olarak hayatına devam ederken, bir gün sistemin adaletsizliğine tanıklık eder. Bu olay onu, tüm yaşamını sorgulayan ve özgürlüğün peşine düşen bir devrimciye dönüştürür.
Oyunun anlatımı, klasik bir kahraman yolculuğu gibi başlasa da kısa sürede çok katmanlı bir hikâyeye evriliyor. Elian’ın sadece sisteme karşı değil, kendi içindeki korkulara, geçmiş travmalarına ve inançlarına karşı da savaştığına tanıklık ediyoruz. Bu içsel çatışma, oyunun hikâyesine derinlik kazandırırken, oyuncuya da “ben olsam ne yapardım?” sorusunu sıkça sorduruyor.
Chains of Freedom, oynanış bakımından bir aksiyon-RPG ile hikâye odaklı etkileşimli anlatı arasında dengeli bir yapı kurmayı başarıyor. Oyunda hem çatışmalar hem de diyaloglar oldukça önemli. Sistem, klasik hack-and-slash mekaniklerinden ziyade taktiksel bir yaklaşımı ödüllendiriyor. Düşmanlarla savaşırken sabır, konumlandırma ve zamanlama öne çıkıyor.
Ancak oyunun asıl gücü, sunduğu seçimlerde gizli. Her kararınızın küçük ya da büyük bir sonucu oluyor. Basit bir muhafızı etkisiz hale getirme şekliniz bile ilerleyen saatlerde kimin dost, kimin düşman olacağını belirleyebiliyor. Birkaç seçimimin sonucunu saatler sonra yüzüme tokat gibi çarptığında, sistemin ne kadar ince düşünülmüş olduğunu daha iyi anladım.
Ayrıca oyundaki bazı seçimlerin net bir “doğru” ya da “yanlış”ı yok. Elian’ın kimi zaman bir hayatı kurtarmak için başka birini feda etmesi gerekebiliyor. Bu noktada oyun sizi sürekli gri bölgelerde bırakıyor ve bu da onun anlatı gücünü artırıyor.
Chains of Freedom’un grafik motoru çok büyük bütçeli yapımların seviyesinde olmasa da sanat yönetimi ve atmosfer tasarımıyla bu açığı fazlasıyla kapatıyor. Aetherion şehri, karanlık sokakları, sürekli yağan asit yağmurları ve arka planda çalan düşük tempolu melodilerle bir distopya tablosu gibi.
Karakter tasarımları sade ama işlevsel. Elian ve diğer ana karakterlerin yüz animasyonları yeterince detaylı ve mimikler, duygusal anları güçlü biçimde destekliyor. Özellikle gece vakti gerçekleşen görevlerdeki ışık-gölge kullanımı çok etkileyici. Bir noktada terk edilmiş bir fabrikada, sadece bir fenerin ışığıyla ilerlemek zorunda kaldığım bölümde atmosfer o kadar baskındı ki, gerçekten orada olduğumu hissettim.
Oyunun müzikleri minimal ama etkileyici. Duygusal yoğunluğu olan anlarda arka planda çalan piyano ezgileri, karakterin yaşadığı içsel çalkantıya eşlik ediyor. Çatışma anlarında ise daha mekanik ve gerilimli melodiler devreye giriyor.
Seslendirme konusunda ise oldukça başarılı bir iş çıkarılmış. Elian’ın sesi, yaşadığı değişimi ve duygusal gelgitleri çok iyi yansıtıyor. Diğer karakterler de benzer şekilde özenle seslendirilmiş. Özellikle gizli direnişin lideri olan Mareya karakterinin sesi, hem karizmatik hem de kırılgan. Bu ikili duygu hali, onu oyunun en unutulmaz karakterlerinden biri yapıyor.
Chains of Freedom’un bir diğer güçlü yanı da görev yapısı. Ana görevlerin yanı sıra oldukça derinlemesine hazırlanmış yan görevler de mevcut. Bu yan görevler sadece tekrarlayan “git-al” görevlerinden ibaret değil. Her biri küçük birer hikâye anlatıyor. Bazıları Elian’ın geçmişiyle bağlantılı, bazıları ise oyunun dünyasını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Bir görevde, sistemin bir yetimhanede çocuklara beyin yıkama yaptığını keşfettim. Bu görevde çocuklardan birini kaçırmak ya da oradaki yöneticiyi ifşa etmek gibi zor seçimlerle karşılaştım. Bu tür görevler hem oynanışa çeşitlilik katıyor hem de oyunun anlatı dünyasını derinleştiriyor.
Oyunu PC platformunda oynadım ve genel olarak teknik performansı tatmin ediciydi. Grafik ayarlarını yüksek seviyede kullandığımda bile akıcı bir deneyim yaşadım. Ancak bazı küçük sorunlar yok değildi. Özellikle karakterlerin birbirine takılması ya da bazı etkileşimli nesnelerin tepki vermemesi gibi küçük bug’larla karşılaştım. Neyse ki bu hatalar nadirdi ve oyun deneyimini bozacak düzeyde değildi.
Geliştirici ekibin sık güncellemelerle bu sorunları gidermeye çalıştığını da belirtmek lazım. İlk sürüme kıyasla çok daha stabil bir hale gelmiş durumda.
Chains of Freedom, yalnızca bir kaçış hikâyesi değil. Özgürlüğün ne demek olduğunu, insanın kendine karşı dürüst olmasının ne kadar zor olduğunu ve sistemle olan savaşın çoğu zaman içeriden başladığını anlatan güçlü bir oyun. Hikâyesiyle düşündüren, seçimleriyle zorlayan ve atmosferiyle içine çeken bir deneyim sunuyor.
Bağımsız bir yapım olmasına rağmen, pek çok AAA oyunun sunamadığı bir duygusal bağ kurmayı başarıyor. Eğer kararlarınızın sonuçlarını gerçekten hissetmek, karakterinizle birlikte değişmek ve özgürlüğün bedelini sorgulamak istiyorsanız, Chains of Freedom kesinlikle kaçırmamanız gereken bir yapım.