-->
Overborder Studios’dan FromSoftware’a saygı duruşu…
Son söyleyeceğimi ilk olarak söylemek istiyorum. Thymesia bazı ilginç fikirlere sahip, ancak beklenenden daha az içeriğe sahip bir Souls tarzı aksiyon RPG’si olmuş diyebilirim. Çöküşün eşiğindeki karanlık bir dünya, bir kan vebası ve gizemli bir kadın figürü tarafından yönlendirilirken düşmanlarını avlaması gereken bir kahraman. Hayır, Bloodborne’dan değil, Overborder Studios tarafından geliştirilen Timesia’dan bahsediyorum. Oyunda Corvus adlı karakteri yönetiyoruz. Krallığın son umudu ve Hermes’in kaderi onun tüylü ellerinde.
Hakikat, Kuzgun’un amansız dünyanın dört bir yanına bıraktığı hatıraların derinliklerinde saklıdır ve ancak bu kayıp hatıraları toplayarak krallık kurtarılabilir ancak o, ne zaman hakikati bir araya getirmek üzere yola çıksa her seferinde daha çok bilinmezle karşılaşıyor. Hersene birçok Souls klonu ile karşılaşıyoruz. Ancak bu klonlar arasında FromSoftware’ın Soulsborne oyunlarına ne atmosfer ne de anlatım tarzı olarak Thymesia kadar yaklaşan olmamıştı benim gözümde. Zorluk olayını bir tarafa bırakırsak ki konuşacağız, benim için durum budur. Karanlık, pek karanlık FromSoftware’ın sert ve acımasız oyunlarına aşina olan oyuncular için Thymesia kolay gelebilir ancak ilk bakış yazımızda “kazın ayağı pek de öyle değilmiş” dediğimi hatırlıyorum. Açıkçası oyunda size verilen mekaniğe eliniz alıştıktan sonra oyun kolaylaşıyor. Fakat, ben bu oyunu gerçekten zorlaştırmak istiyorum diyorsanız bunu yapma şansına da sahipsiniz, buna da birazdan değineceğim.
Oyunda bir saldırıya kalktığım anda baktım bana da hasar gelecek, pat basıyorum karakterim adeta bir heykele dönüşüyor, vuruş animasyonum donup kalıyor, düşman bana vuruyor ve hasar almayıp çıkarak saldırı animasyonuma kaldığım yerden devam ederek hasarı vuruyorum, leziz bir olay! Oynanış’dan bahsetmişken parry’den bahsetmemek olmaz. Şimdi “parry abi işte, adı üstünde” deyip geçmeyin çünkü boss’lardan aldığımız bir eşya ile bir şekilde bu parry sistemini geliştiriyor ve her parry yaptığımızda, bu geliştirmeye göre özel bir hamle yapma şansına sahip oluyoruz. Tabii bu hamle Resolve hakkımızdan yiyor, öyle parry yapıp özelliğimi basa basa gideyim diyemiyorsunuz. Ancak harcadığımız resolve’u kazanabileceğimiz içecekler de mevcut. İçecek demişken bize geçici buff vb. özellikler veren birçok farklı eşya da var. Bir veba silahı veya çok güçlü bir özel saldırı.
Haşere silahları düşmanlardan çalınabilir. Bu durumda enerji maliyeti sıfırdır, ancak kullanım sayısı yalnızca birdir. Bununla birlikte, rakiplerden yeterli sayıda “parça” elde ederek veba silahlarının kalıcı olarak kilidini açmak da mümkün. Ana bosslar tam bir tank, oyundaki en yüksek can havuzuna sahip ancak ağır zırhlı olması onu diğerlerine göre biraz daha hantal yapıyor. Yapıyor yapmasına da, dediğim gibi, her bir kabuğun kendilerine özgü yetenekleri de var, örnek vereyim. Kendisinin can havuzu sanki az değilmiş gibi dilerseniz daha da fazla olmasını sağlayabiliyor ya da yüksekten düşerken düştüğünüz yerde meteor etkisi yaratabiliyorsunuz. En sevdiğim özelliği düşmanları öldürdükçe buff biriktirmesi ve bunun sayesinde her seferinde daha da çok hasar vermeye başlıyor olması. Hani demiştim ya oyunu zorlaştırma şansınada sahipsiniz diye, oyun hiçbir kabuk kullanmadan da bitirilebiliyor. Oyunun hemen başında bunu yapabileceğiniz altar’ı bulup kullanırsak oyun bizi bir daha kabuk kullanamayacağımıza dair uyarıyor, kabul ederseniz artık Hard Mode’dasınız. Ben denemedim ama siz deneyebilirsiniz.Bu arada bir kabuğu sadece bulmak onun tüm yeteneklerini kullanmamıza olanak sağlamıyor.
Özelliklerini kullanabilmek için ilk olarak adını öğreniyor ve yeteneklerine/özelliklerine giden yolu açıyoruz. Düşmanlar silah toplayarak parça toplayıp bunları harcayarak bu özellikleri açıyoruz ve bir yandan da her açtığımız özellik ile hikayesinden bir parça daha öğreniyoruz. Bu geliştirmeleri ise öldüğümüz zaman her soulsbourne benzeri oyunda olduğu gibi son öldüğümüz noktaya gidilerek geri toplanabiliyor.Bu arada önemli bir detay daha var o da oyunda benzer türden alıştığımız bonefire benzeri bir sisteme sahip olması ancak buna erişmek çok kolay değil, en azından vakit alıyor diyeyim. Bir kabuğu tamamen geliştirdikten sonra bize bir eşya veriliyor. Oyunu hızlı şekilde bitireyim derseniz 10-15 saat arasında bitirebilirsiniz. Ama oldukça önemli detayları kaçırmış olursunuz.
Tüm ana görevleri bitirip, yan görevleri yapıp, gizli yerleri keşfedip, insanlarla konuşarak tüm detaylara nüfus ederek oyunu bitirmek istiyorsanız -ki kesinlikle tavsiye edilir- oyunu bitirmeniz 18 saatin üzerinde zaman alabilir. Ki bu da bu kısır günlerde oldukça iyi sayılır. Gelelim genel değerlendirmeye. Açıkçası ben oyunu oldukça başarılı buldum. Özellikle oynanıştaki geniş özgürlük, oldukça detaylı çevre, kendine özgü geliştirme sistemi ve yapay zekâsı oldukça başarılı. Kaldı ki birçok incelemeden almış olduğu puanları sonuna kadar hak ediyor.