-->
Destiny 2 İnceleme

Yolculuk Kaldığı Yerden Devam Ediyor… Yazın kavurucu sıcağı yerini yavaş yavaş sonbahar serinliğine bırakacağı şu günlerde oyun dünyasında da uzun süren sessizlik son bulmaya başlıyor. İddialı yapımların birbiri ardına piyasaya sunulma başlandı, bu iddali yapımların çıkış yapmaları ile oyun dünyası için de yoğun mesai döneminin başladığını söyleyebiliriz. Uzun zamandır tanıtımı yapılan ve oldukça yüksek ön […]

09.09.2017 | ulasufuk

Yolculuk Kaldığı Yerden Devam Ediyor…

Yazın kavurucu sıcağı yerini yavaş yavaş sonbahar serinliğine bırakacağı şu günlerde oyun dünyasında da uzun süren sessizlik son bulmaya başlıyor. İddialı yapımların birbiri ardına piyasaya sunulma başlandı, bu iddali yapımların çıkış yapmaları ile oyun dünyası için de yoğun mesai döneminin başladığını söyleyebiliriz. Uzun zamandır tanıtımı yapılan ve oldukça yüksek ön sipariş rakamlarına ulaşan, Destiny 2’yi geçtiğimiz günlerde oyun severlerle buluştuğu andan itibaren ise MMOFPS tutkunları için uykusuz geceler başladı.

 

 

Ben de birçok oyunsever gibi Bungie firmasını 2001 yılında Xbox evrenine Halo isminde bir oyunu kazandırdığında fark edenlerdenim. Halbuki söz konusu firma Mac ve pc platformlarına oyun geliştirme serüvenine 1991 yılında başlamış ancak en büyük sıçramasını Halo efsanesi ile yapmıştı. 2007 yılından bu yana bir exclusive haline gelen ve fps türünün zirve noktalarından birini simgeleyen Halo efsanesi Bungie firmasının da şanına şan katmıştı. Derken geçtiğimiz sene büyük bir atılıma kalkan firma çok büyük beklentiler içinde bizlere Destiny adlı çoklu platform oyununu sunduğunda tüm dikkatleri de üzerine çekmişti. Hızla her şeyin tüketildiği oyun dünyasında Destiny yapımının uzun soluklu bir yolculuk olacağını dile getiren yapımcıların söylemlerinin lafta kalacağı dedikodu gibi yayılıyordu. Ancak sanıldığı gibi olmadı. Destiny serüvenine uzun soluklu bir pencere açtı ve karşımıza Destiny 2’yi sundu. Bize de bu büyük pencereden Destiny 2 evrenine yeniden bakmak düştü. Test aşamalarının tamamlanıp kullanıma açıldığı ilk andan itibaren tüm dünyada fırtınalar estirmeyi başaran Destiny2 daha yakından bakmaya, başarılı yönlerine, farklılıklarına, yaşanan sorunlara, teknik detaylara ve oyun hakkındaki birçok şeye hazırsanız incelemeye başlayabiliriz.

 

 

Öncelikle söylenecek ilk şey, Destiny 2 bir oyundan istediğiniz her şeye fazlasıyla sahip olduğu. Mesela hikâyeden başlayayım. Destiny’nin hikâye modundan kısaca bahsetmek Cabal’lar, ikinci oyunda en büyük düşmanımız olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların büyük çöküş sonrası sığındığı son şehre kafalama dalan Ghaul isimli Red Legion lideri, sadece şehri almıyor, Guardian’lara ölümsüzlük bahşeden Traveler’ı da adeta hapsediyor. Traveler’ın verdiği güce, insanların layık olmadığını düşünen Red Legion lideri Ghaul, kısaca Destiny 2’de ki baş düşmanımız olarak karşımıza çıkıyor. Oyun hikayesel olarak klasikleşen bir ana konu etrafında şekillenmiş gibi görünse de anlatış ve oynanış bakımından oldukça ilgi çekici yenilikler barındırıyor. Öncelikle sunumun gayet heyecan verici olduğunu belirtmeliyim. Tabi bu aşamada bu heyecanın konu bütünlüğü bakımından yer yer kopmalar yaşadığını da söylemeliyim.

 

 

Ancak tüm bu durum oyunun görsel dinamizmi tarafından telafi edilebiliyor. Oyunun ana konusu bu olsa da karakter seçim ekranı ile birlikte aslında senaryo ve sunum bakımından mükemmel derecede özenilmiş bir yapımla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Destiny 2’de toplamda 3 adet sınıf bulunuyor. Her sınıfın da her elementi kapsayan 3 alt sınıfı var var. Bu sınıfların hepsi de gayet “klasik” olarak nitelendirebileceğimiz ve herkesin aşina olduğu türden şeyler. Tabi her oyuncu kendi oyun tarzına uygun olarak çeşitli modifikasyonlar yapabilmekte. Bu da aslında sınıfların kişisel tercihlerle çok daha çeşitli hale geldiğini gösteriyor. Gelin sınıfların hepsine kısaca bir göz atalım. Warlock’lar bildiğiniz Uzay Büyücüleri. Dawnblade (Solar) ile havadan, alevli kılıcınızla düşmanlarınıza ölüm yağdırabilir, Voidwalker (Void) ile Nova bombanızı kullanarak çevredekileri dünyadan silebilir veya Stormcaller (Arc) ile İmparator Palpatine’e dönüşüp etrafınızdaki her şeyi kızartabilirsiniz. Titan’lar oyunun yaklaşık olarak Tank karşılığı. Sunbreaker (Solar) ile haritanın her tarafına alevli çekiçlerle kargaşa yayabilir, Sentinel (Void) ile Captain America’ya dönüşüp hem saldırabilir hem de takımınızı koruyabilirsiniz, Striker (Arc) ile de önünüzdeki koridoru silip süpürebilirsiniz. Hunter’lar ise daha esnek ve hareketli bir oyun tarzını benimsiyor. Gunslinger (Solar) ile Golden Gun’ınızı kullanarak ciddi hasar verebilir, Nightstalker ile Boss’ları ağınıza alarak savunmasız bırakabilir veya Arcstrider ile garip hareketler yapabilirsiniz.

 

 

Singleplayer olarak oyun çok net bir şekilde ilk oyunun izini sürmekte diyebiliriz. Destiny 2 ise biraz daha fantastik ve modern bir Destiny olmuş. Günümüz oyunlarındaki yakınlaştırma sisteminin olması, daha hızlı bir oynanış sunması ve özel yetenekler kullanabilmek Destiny 2’yi ilk oyundan ayırıyor. Her MMO oyununda olduğu gibi loot da Destiny 2’de önemli bir yer kaplıyor. Başlarda daha çok görev sonlarında ödül olarak verilen eşyalarla idare etmeniz gerekecek. Fakat seviyeniz arttıkça öldürdüğünüz düşmanlardan daha çok eşya düşmeye başlıyor. Destiny 2 de yapılmak istenen uzun soluklu ve yıllara yayılacak bir başyapıtın gelişimini sağlamaksa en temel nokta olmak olmalıdır. Ve tam olarakta Destiny 2 ile hedeflenen bu olmuş. Neredeyse tüm olumsuz geri bildirimler dikkate alınmış ve ana oyunda göze çarpan teknik ve bütünsel sorunlar giderilmeye çalışılmış. Bunun yanında getirilen yenilikler de oyunun cilası olmuş.

 


 

Özellikle oynanıştaki geniş özgürlük, oldukça detaylı çevre, kendine özgü geliştirme sistemi ve yapay zekâsı oldukça başarılı.  Ama maalesef Destiny 2 yapay zekâ konusunda mükemmeliyete ulaşamıyor. Yapımdaki ana görevlerin yanı sıra fazlasıyla yan görev de bulunuyor. Bu görevlerin bazıları ana konu ile ilişkili olsa da bazıları alakasız olabiliyor. Oyunda dört temel bölgemiz var, Dünya’da European Dead Zone ve Dünya dışında Titan, Nessus ve Io. Her bölgenin haritaları ilk Destiny’den çok daha büyük ve kapsamlı. Ama önemli olan bu alanlarda ne yapıldığı. Bir önceki kesitte de belirttiğim gibi aktivite konusunda kesinlikle bir sıkıntı yok. Ancak Destiny’nin en çok eleştirildiği konulardan biri Görev Tasarımı idi. Buraya git, şunları vur, makineyi tara, 3 dalga düşmanı yen, görev bitti felsefesi zamanla düzeltilmişti. Destiny 2’de de… Aslında ne demeliyim bilemiyorum, açık söylemek gerekirse ana oyundaki Görev Tasarımı şikayetlerinin tek sebebinin hikayenin ilginç olmaması görüşünü savundum hep. Hikaye ilgi çekici olsaydı kimsenin oradan oraya gidip uzaylılara ateş etmekten şikayet edeceğini düşünmüyorum.

 

 

Oyunda gözüme çarpan en önemli özellik gitgide yapımcıların ekip oyununu ön plana çıkarması. Yani “ben kimseyle uğraşamam kendi başımın çaresine kendim bakarım” havalarına hiç girmeyin. Siz istemeseniz bile belli noktalarda oyuna dahil olan oyuncuların yardımına ciddi manada ihtiyaç duyacaksınız. Gerçekten zorluk seviyesinin arttığı noktalarda ekip gibi hareket etmek hayati öneme sahip oluyor. Bu noktada oyunun dinamiklerine yavaştan eklenen keşfet ve geliştir sistemi de bir nevi araştırma duygularınızı körüklüyor. Su gibi akıp giden fps ortamında kendinizi bir nebze de olsun macera öğelerine bırakmak istiyorsanız oyunda etrafa serpiştirilmiş sandıkların anahtarlarını arayabilirsiniz. Tabi buna zaman ayırabilirseniz.

 

 

Destiny 2’yi tecrübe etmenin en iyi yolu, en azından bir arkadaşladır. Yani “ben kimseyle uğraşamam kendi başımın çaresine kendim bakarım” havalarına hiç girmeyin. Siz istemeseniz bile belli noktalarda oyuna dahil olan oyuncuların yardımına ciddi manada ihtiyaç duyacaksınız. Gerçekten zorluk seviyesinin arttığı noktalarda ekip gibi hareket etmek hayati öneme sahip oluyor. Ancak bu kendi grubunuz olmadan oyunun tadını çıkaramayacağınız anlamına gelmiyor. Evet, Destiny 2 arkadaşlık ve Co-Op üzerine kurulu bir oyun, ama Matchmaking de her zaman ihtiyacınız olduğunda yanınızda. Tanıdığınız bir gruba ihtiyaç duyacağınız aktiviteler ise Nightfall Strike, Trials ve Raid. Özellikle Trials ve Raid’in ise tamamen rastgele Matchmaking ile yapılması açık söyleyeyim, pek mümkün değil, çünkü koordine takım ve iletişim isteyen görevler bunlar. Ancak Bungie sonunda buna da çözüm bularak Guided Games adında bir sistemi oyuna ekledi. Bu sistem Klanları ve tek tük kişileri bir araya getirerek onlara kalıcı bir yuva bulmayı hedefliyor. Örneğin bir klan sahibi ve dört klan arkadaşı var, ancak Raid için 6 kişi olmaları gerekli. Siz de Raid’e katılmak isteyen, ama bir grubu olmayan bir bireysiniz. Klan ve siz kendinizi Guided Games sistemine yazdırıyorsunuz ve Matchmaking o grupta olan beşli ile sizi eşleştiriyor. Sonuç olarak, birbiriyle zaten iletişim içerisinde olan beşli gruba sizi de dahil ediyor.

 

 

Teknik detaylara gelecek olursak incelemenin başında da belirttiğim gibi Destiny 2 grafiksel olarak tam anlamıyla muhteşem bir görsel şölen sunuyor. Açılış sahnesindeki görsel detaylardan başlayan mükemmellik, ara videolardan oyun içi çatışma anlarına kadar başarı ile devam ediyor. Karakter modellemelerindeki gerçekçilik, yıkık dökük mimarinin çok iyi modellenmesi oyunun grafiksel açıdan taçlanmasını sağlıyor. Düşmanlarınız ile yapılan büyük çatışma anlarındaki ışıklandırma efektleri ise tam anlamıyla şaheser diyebilirim. Ama beni can evimden vuran o muhteşem tasarlanmış arka planlar. Bulunduğunuz mekânın tüm dokusunu adeta hissediyorsunuz. Çok ufak tefek hatalar dışında Destiny 2 görsel olarak türünün en başarılı oyunlarından biri. Gelelim sesler ve müziklere! Bu sefer bir değişiklik yapıp ilk olarak müziklerden başlamak istiyorum. İtiraf etmeliyim ki Destiny 2’ye girerken kesinlikle kayda değer bir müzik içeriği beklemiyordum. En kaliteli MMOFPS de bile müzikler hep ikinci planda kalıyor çünkü. Destiny 2’de durum çok farklı değil ama kesinlikle bu tarzdan oyunlara göre çok daha iyi bir seviyede. Seslendirmeler konusunda ise yine oyun başarılı bir iş çıkarmış. Karakter seslendirmeleri çok daha keyifli gözüküyor. Bu kadar büyük beklenti oluşturup, bu beklentileri yönetmenin zorluğu ortada ama görünen o ki Destiny tüm beklentileri karşılayacak bir yapım sunuyor. İlk oyunda umduğunu bulamayıp oyundan uzaklaşan kitleyi bile heyecanlandıran Destiny 2 bu uzun solukluk yolculukta önemli bir kilometre taşı oyunu olacağa benziyor.



Popüler Haberler


Ubisoft tarafından yayınlanan ve Evil Empire tarafından geliştirilen roguelike platform macera aksiyon oyunu The Rogue Prince of Persia, 14 Mayıs tarihinde erken erişim sürümüyle karşımıza çıkacak.


Macera ve bulmaca severler dikkat! Uppercut Games Pty ekibi tarafından geliştirilen ve sular altında kalmış bir şehirde geçen Submerged: Hidden Depths oyunu, Epic Games’te sadece 5 TL fiyatla satışa sunuldu!


Epic Games mağazası her hafta ücretsiz oyunlar dağıtmaya devam ediyor!


Lara Croft’un ikonik macerası, Tomb Raider: Definitive Edition ile 10 yıl sonra PC’ye geri dönüyor!