-->
Bir Fırtınaya Karşı Yürürken… Kendimi bildim bileli platform türü oyunlar hep ilgimi çekmiştir. Belki de bunun en büyük nedeni ise her oyun severin olduğu gibi benim de ilk oyun dünyasına girdiğim dönemlerde oldukça yaygın bir tür olmasıydı. Son yıllarda oldukça ender sayıda platform macera türünde yapım piyasaya çıksa da her daim oyun dünyasının en keyifli […]
Bir Fırtınaya Karşı Yürürken…
Kendimi bildim bileli platform türü oyunlar hep ilgimi çekmiştir. Belki de bunun en büyük nedeni ise her oyun severin olduğu gibi benim de ilk oyun dünyasına girdiğim dönemlerde oldukça yaygın bir tür olmasıydı. Son yıllarda oldukça ender sayıda platform macera türünde yapım piyasaya çıksa da her daim oyun dünyasının en keyifli türlerinin başında gelmektedir. Little Big Planet gibi efsaneleşen yapımların sayesinde zaman zaman parlayan ve kendini hatırlatan platform türünün Journey gibi eğlendirirken sizi mistik yolculuğa çıkartan yorumları da söz konusudur. Ancak bu incelememizin başrolündeki Never Alone’nun amacı sadece eğlence değil.
Never Alone tema olarak oldukça dikkat çekici bir hikâye ve kurguya sahip. Oyundaki ana karakterimizi olan Nuna ile zorlu bir yolculuğa çıkıyoruz. Ailesi ile yaşayan kızımız Nuna oldukça yetenekli tabiri caizse elinden her iş geliyor ve avlanma konusunda oldukça başarılı. Günlerden bir gün oldukça güçlü fırtına çıkar ve bu fırtınaların sonu gelmez yaşadıkları bölgede avlanmak imkânsız hale gelir. Nuna yolculuğu burada başlar ve bu fırtınanın sebebini bulmak için yola koyulur. Ancak bu yolculuk sandığımızın çok ötesindedir.
Henüz ilk Chapter’da uyanıyoruz ve bir kutup ayısının saldırısına maruz kalıyoruz. Kutup ayısından kaçarken oyunun kontrolleride öğreniyoruz bir nevi alıştırma yapıyoruz. Kutup ayısına yakalandığımız anda ise yol boyunca bizde eşlik edecek beyaz bir tilki beliriyor ve bizi kutup ayısının gazabından kurtarıyor. İlginç hikâyesini yine ilginç oynanış dinamikleri ile süsleyen yapımın en belirgin özelliği co-op oynanışı oyunun merkezine oturtması.
Başlangıçta belirli bulmacalar bize kolay geliyor, yüksek bir yere erişmek için ruhani güçlerden yardım almak veya sonraki platforma geçmek için karakterler arası geçiş yapıp tilkinin kontrolünü alıp bulmayacayı çözmek gibi. Elbette bu tür oyunların genelinde olduğu gibi kontrollere alıştıktan sonra işiniz kolaylaşıyor. Kontroller açısından bazı eksikler var ve sınırlamalarla karşılaşılıyor. Alışma sürecinden sonra oyunu 5-6 saatte bitirmeniz olası.
Dilerseniz biraz da oyunun teknik yönlerine yani grafiklere ve müziklere bakalım. Never Alone kış ortamını iliklerinize kadar hissettirecek gerçekçilikte grafiklere sahip. Ayağınızın altından çatırdayan buz zerreciklerinin yumuşak yolculuklarına dalıp gidebilirsiniz. Hatta oyun boyunca çoğu defa durup etrafın dinginliğinde kayboldum gittim diyebilirim. Müziklere gelecek olursak, kaliteyi hissetmeniz söz konusu. Kurgu ile o kadar bütünleşmiş ki. Sonuç itibariyle Never Alone için söylenebilecek tek “keşke olmasa” cümlesi oyunun kısalığı.
Never Alone özellikle içinizi üşüten dünyası ile göz kamaştırıyor. Oyunun görsel kalitesi bir hayli başarılı olmuş. Bir platform oyununda olması gereken önemli bir özellik olan ışıklandırma ve görsel kalite bu yapımımızda en üst seviyede tutulmuş. Masalsı bir anlatımı olması sebebiyle özellikle ışık efektleri bir hayli kullanılmış ve bunda da başarıya ulaşılmış görünüyor. Platform oyunlarının geleceği nereye doğru şekillenir bunu tahmin etmek güç. Ancak gerçek olan bir şey varsa o da Never Alone son dönemin başarılı platform oyunlarından biri olmuş.
T1, Zorlu Bir Mücadeleden Sonra Dünya Şampiyonası’na Kilitlendi
Ubisoft’un Popüler Oyunu Watch Dogs Film Oluyor! İşte Son Gelişmeler
Nostaljiye Dönüş: Dragon Quest 3 HD-2D Remake 14 Kasım’da Çıkıyor
Astro Bot, Kritik Başarıyla Zirvede! Yeni Fragman ve DLC Haberleri