Titanfall ile sınırsız eğlence ve aksiyona hazır mısınız?

Uzun süredir oyun severlerin merakla beklediği Titanfall sonunda gösterdi kendini. Gamescom 2013’te  ödül rekoru kıran Titanfall yayımlamış oldukları oynanış videoları ile birlikte beni ve birçok oyun severi bir şekilde oyuna bağlamayı başardılar. Bu referanslardan sonra Titanfall’ın elime geçeceği günü sabırsızlıkla bekliyordum. O gün sonunda geldiğinde bir bilim-kurgu FPS oyununa bu kadar bağlanacağım aklımın ucundan geçmezdi. Öncelikle Titanfall’u bu kadar eğlenceli yapan unsur kesinlikle akıcılığı. Oyuna bir kez girdiniz mi maç bitene kadar bir kez bile durmanız gerekmiyor. Ne bir yükleme ekranı ile karşılaşıyorsunuz ne de bekleme süresiyle. İşte bu akıcılık da oyundan kopmamanızı sağlıyor ve oynadıkça oynayasınız geliyor. Oyuna önce 25 dakika süren oldukça sıkıcı bir eğitim süreciyle başlıyorsunuz. Silah tutuşu, hedef alma, yakın dövüş derken; duvarlarda yürüme, zıplama ve Titan’ların nasıl kullanılacağına dair bilgilerin verildiği, finalde de diploma niyetine yapay zekâya karşı test maçları yaptığınız bir süreç geçiriyorsunuz. Bu süreç 20′nin üzerinde görevden oluşuyor. Her şeyi tamamladığınızda ise, artık haritalara adım atma vaktiniz gelmiş demektir.

 

 
Titanfall’da normal FPS oyunlarının aksine iki türlü çatışma sistemi bulunuyor. İster serbestçe koşabilen pilot olacaksınız, isterseniz de mekanik bir yapıda olan ve “Titans” adıyla çağrılan büyük robotları yöneteceksiniz. Her iki şekilde de avantajlarınız ve dezavantajlarınız bulunuyor.
Oyundaki iki savaş formu seçiminden biraz detaylı bahsetmem gerekirse; Pilotlar genellikle duvarlara tırmanarak ve haritadaki geniş alana yayılarak çatışmaya katıldığı göz önünde. Oyunculara çok farklı strateji olanakları sunan oyunda, pilot formundayken dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var. Kendimizi açık hedef olarak geniş bir alanda Titanımız yokken rakip Titan ile savaşmamanızı öneririm. Ağır makineli silahlara ve yüksek zırh değerine sahip olan Titanlar sizi rahatlıkla öldürebilir. Daha çok çatılardan, pencerelerden veya duvarın arkasından yaptığınız uyarıcı atışlarla yanıt vermenizi öneririm. Onun haricinde oyundaki haritanın her alanının kullanıma açık olduğu bence çok güzel bir etken.

 

 
Oyunda 15 harita bulunuyor; Angel City ve Fracture Titanfall’da normal FPS oyunlarının aksine iki türlü çatışma sistemi bulunuyor. İsterseniz bir pilot(suikastçı) olup serbest gezebiliyorsunuz isterseniz de Titan olup ölüm saçabiliyorsunuz. Haritalar o kadar güzel tasarlanmış ki, ister istemez durup göz atmak istiyorsunuz. Yine de savaş ortamı oldukça yoğun olduğundan durup etrafa göz gezdirecek zaman bulmak zor. Sesler ise tam bir başyapıt! Oyunun toplam boyutu 49.99 Gb ve yaklaşık 35 Gb’ı ses dosyalarından oluşuyor. Üzerine daha pek bir şey söylemeye gerek yok bence.
Titanfall’un saatlerce oynadıktan sonra bu oyunu gerçekten de oyun yapan tek şeyin “insanlar ve Titanlar arasındaki denge” olduğuna karar verdim. Her iki sininde avantajları ve dezavantajları var.
Oyunda Attrition, Hardpoint Last Titan Standing, Capture the Flag, Pilot Hunter ve Variety olmak üzere 6 farklı mod bulunuyor. İlk modu seçerseniz 2 takım olarak 6 vs 6 kapışıyorsunuz. Amaç basit, en yüksek skoru elde ederek maçı galip tamamlamak. İkinci modda ise, haritada yer alan 3 noktayı kapmaya ve uzun süre muhafaza etmeye çalışıyorsunuz. Son modda da herkesi öldürüp en son kişi olarak ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Oyun içerisinde sürekli herkes bir koşuşturma içerisinde. Kimse de bir siper alayım, şuradan bomba sallarım, o onu vurur gibi düşünceler yok. Herkes olabildiğince hızlı hareket edip puan toplamaya çalışıyor.