Tarihin Tozlu ve Kanlı Sayfalarına Yolculuk…

Strateji oyunlarının mihenk taşlarından biri de kuşkusuz Total War serisidir. Neredeyse on yılı aşkın bir maziye sahip olan seri her yeni oyununda bir önceki oyunların deneyimlerinin üzerine daha fazlasını koyarak ilerlemeyi başardı. Türünün en başarılı yapımları arasında yer alan ve zamanla kalitesini  daha da yukarılara taşıyan serinin son oyunu Total War: Rome 2 nihayet huzurlarınıza geliyor. En son geçtiğimiz yıl bizlerle buluşan ve uzak doğunun mistik ve gizemli kültürünü yansıtan Shogun 2’den sonra yapımcılar bizleri bir kez daha Roma’nın entrika dolu dönemlerine geri götürüyor. Arkasında bıraktığı onca yapımın sorumluluğunu üzerinde taşıyan Rome 2 serinin en başarılı yapımı olma iddiasını da bünyesinde barındırıyor.

Her başarılı serinin karşı karşıya olduğu tehditlerden biri kuşkusuz kendini tekrar eden oyun kurgusudur. Bu sorunla baş etmek için yapımcıların bulduğu en iyi çözüm muhakkak ki yenilik, yenilik ve daha fazla yeniliktir. Ancak konumuz savaş ise ve bu konuda da daha önce bir çok söz söylemişsek daha yenilikçi neler yapabiliriz? Sanırım sizin de cevabını merak ettiği bu soru Rome 2 yapımcılarının oyunun karar aşamasında sordukları ve start verdiklerinde cevabını buldukları bir soruydu. Ne de olsa bu seriyi bu kadar farklılaştıran ve başarısını borçlu olduğu bir çok dinamik söz konusu. Bu sistemin üzerinde radikal değişiklikler yapmak çok riskli bir hamle olur. Bu nedenle yapımcılar bu sorunun cevabını; “İyi olan ne varsa aynen al, süsle, sun. Yenilikçi öğeleri de ana dokuya güzelce yerleştir” şeklinde bulmuşlar.
 

 
Öncelikle yapımın yenilikçi yönlerine geçmeden önce birazcık da olsa oyunun genel durumunu değerlendirmek gerek. Total War serisi her oyununda belli bir dönem ve o dönemdeki belli bir coğrafyada hüküm sürmüş olan güçlü, söz sahibi ve karakteristik toplumların hikayelerini bizlere anlatmıştır. Bu toplumların tarihin tozlu sayfalarındaki destansı mücadelelerini, entrikaları, dönemin sosyal ve siyasal gerçeklerini tarafsız bir gözle anlatır. Söz konusu tarih olunca da Roma kuşkusuz ilk akla gelen olgu konumundadır. Bu nedenledir ki bundan yaklaşık on yıl önce de ana kurgumuz Roma dönemine ilişkindi. Peki ikinci kez konu aldığı Roma dönemi olaylarını yeni dinamikler ile tekrar anlatma konusunda Total War: Rome 2 ne denli başarılı…

Her dönem ilgi çekici bir çok hikayeye sahip olan roma dönemi oyunun ana unsuru. Ancak oyundaki ana toplumunuzun sadece roma olması şart değil. Her ne kadar bir çok kişi tarafından ilk seçilecek topluluk romalılar olsa da oyunda bunun haricinde 8 tane daha toplum bizlerin kullanımında. Daha önce de belirttiğim gibi serinin en belirgin özelliği olan dönemi en iyi şekilde yansıtma düsturu bu aşamada kendini bir kez daha test ettiriyor. Oyundaki toplumlar arasındaki güç, iktidar, nüfus, karakter gibi belirleyici özellikler başarı ile oyuna yansıtılmış.
 

 
Öncelikle yenilikçi menü tasarımından da birazcık bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz üzere Total War serisi bir şehir yönetme oyunun daha fazlasını bünyesinde barındırır. Adeta bir toplumun her türlü sorunları olanca büyüklüğüyle üzerinize yıkılmış gibidir. Şehirlerin eğitim sorunlarından tutun da generallerinizin uçkur sorununa kadar bir çok dert oyuncunun başına çullanmıştır. Bu sorunlar yumağı ile baş etmenin en kolay yolu da kullanıcı dostu arayüze sahip menü tasarımıdır. Daha önceki oyunlardaki benzer menü tasarımları bu vazifeyi layıkıyla taşımıştı. Yeni oyunumuzda da gayet anlaşılır bir tasarım kullanılmış. Zaten oyunun başındaki uzun öğretici mod oyuna yeni başlayanları rahatlıkla sıkmadan seriye ısındırıyor. Menü tasarımlarında göze çarpan ufak yenilikler söz konusu, görsel temaların yanı sıra teknoloji, diplomasi gibi oyunun mihenk taşı konumunda bulunan menülerimiz büyük oranda elden geçirilmiş ve daha efektif hale getirilmeye çalışılmış.