Büyükşehir Çalışıyor…

“Derhal elektrik kablolarını muntazam bir şekilde döşemeli, şehrin sus sitemini bir an evvel tamamlamalıyım. Bu arada şu yolları hizalı bir şekilde ayarlamalıyım. Daha bölgelerin dizilimini düşünmem gerek. Al işte! bir de güvenlik hizmetleri ile sağlık ve eğitim planlamasını yapmam gerekiyor. Nüfus da iyice arttı. Şehirde problemler bitmiyor. Ama param hızla bitiyor. Her şeylerini ayarladım ama vatandaşlar neden hala mutsuz. Problemi hemen bulmalıyım. Aman Allah’ım bu deprem de nereden çıktı şimdi. Al işte! Gırdı, gırdı ne varsa…”

SimCity efsanesi ile tanışmam çoook eskilere dayanır. Hatta ilk oynadığım oyunlar arasında yer alırdı. Delicesine kafa patlattığım, günlerimi hatta aylarımı benden alan, gençliğimin en güzel zamanlarında dışarıda top oynamak varken şehrin enerji ihtiyacını daha ucuz ve temiz yoldan nasıl halledebilirim düşüncelerine beni gark eden kısacası beni benden alan yegane yapımların arasındadır kendileri. Ancak yukarıdaki tecrübelerim tahmin ettiğiniz gibi 8 Mart tarihinde bizlerle buluşan SimCity oyuna ait değil maalesef. Maalesef dememin nedeni oyunun kötü olması değil kesinlikle. İncelemenin ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğim gibi sıkı SimCity oyuncularının üzerine saatlerce kafa patlatacağı zorluk ve gerçekçilik kavramlarından biraz uzak olmasıdır. Bu yargıya neden ulaştığım ve oyunu oynarken neler hissettiğimi anlatmaya başlayayım…
 

 
Her şeyden önce SimCity oyunu hakkında çok kısa da olsa bilgi vermek gerekir diye düşünüyorum. Herkesin bir şekilde haberdar olduğu üzere SimCity oyunu detaylı bir şehir kurma ve yönetme simülasyonudur. Amacınız tamamen kişisel zevklerinize göre sıfırdan tasarladığınız ve inşa ettiğiniz şehrinizi büyüterek devasa bir metropol haline getirmektir. Teoride bir belediye başkanlığı simülasyonu olan SimCity, pratikte ise bu işin ne kadar çetrefilli ve stresli olduğunu kanıtlamak üzerine kurulmuş bir sistemdir. İlk olarak 1989 yılında oyun dünyasına adımını atan yapım o dönemlerdeki görüntüsü ile bir oyundan ziyade belediye başkanına sunulan brifing ve data programı görünümündeydi. Tamamıyla piksellerden oluşan ve her yerinden bilgiler fırlayan. Anlaşılması oynanmasından çok daha zor olan bir durumdaydı. Yıllar geçtikçe sadece oyun dünyasında değil belediye başkanları arasında da nam salmayan başlayan yapım, kendine özgü bir hayran kitlesine ulaştı. Gelişen grafik motorları sayesinde yaşayan bir şehir haline dönüşen SimCity dünyası en büyük sükseyi ise 2003 yılında oyuncularla buluşan SimCity 4 oyunu ile yaptı. Aradan geçen on yıl boyunca benim gibi birçok SimCity hayranı tarafından sıkı bir şekilde oynanan oyun artık çağa ayak uyduramıyordu ve yeni nesil donanımların hakkını veren bir SimCity geliştirmek şart olmuştu. Ve geçtiğimiz günlerde Maxis ve EA imzası ile raflardaki yerini alan SimCity 2013 (ben böyle adlandırıyorum) uzun bir aradan sonra simülasyon türü için de bir kurtarıcı rolüne soyundu.
 

 
Kısa bir SimCity tanıtımı ve tarihçesinden sonra artık yeni oyunumuzu irdelemeye başlayabiliriz. Yukarıda da belirttiğim gibi her SimCity oyununda olduğu gibi yine görevimiz şehrimizi en baştan kurmak ve devasa bir metropol olana dek geliştirmek ve yönetmek. Her ne kadar kâğıt üzerinde bu kulağa hoş ve basit gelse de iş uygulamaya geldiğinde bir şehri yönetmenin ne denli zorluklar içerdiğini bizzat test ediyoruz. Ama öncesinde EA bizi bir sabır testinden geçiriyor. Daha önceki bir çok haberde okuduğunuz gibi oyunumuz online bağlantı gereksinimi ile piyasaya sunuldu. Yani oyunu oynayabilmeniz için internet bağlantısına sahip olmanız şart. Korsan oyunu engellemek için düşünülen bu uygulama ağırlıklı olarak tek kişilik oynanışa sahip bir oyunda ne kadar gerekliydi bu konu çok tartışmalı. Hala bu konu hakkında sosyal medyada ciddi serzenişler bulunmakta. Ancak ana gaye korsanla mücadele ise eyvallah deriz. Ama işin bir de teknik boyutu var ki işte o kısımda oyuncular EA’ya ne kadar laf söyleseler azdır. Oyun çıktığında bitmek bilmeyen bağlantı sorunları nedeniyle oyuncuların sinir kat sayısı iyice yükselmişti. Bu durumu kurtarabilmek için EA farklı gönül alma yöntemleri dahi denedi. Aynı zamanda teknik olarak da çok sıkı çalışarak sorunları en azından makul seviyelere indirdi. Hala bazı bağlantı sorunları göze çarpsa da bu durum çok istisnai bir hale geldi çok şükür.