Bir adventure oyunu olarak diyalog dolu yapı ön plana çıkarılmış. Oyun boyunca o kadar çok diyaloglarla karşılaşıyorsunuz ki bu durum akıcılığı bazen olumsuz etkileyebiliyor. Ayrıca karşılaştığınız kişilerle aranızda geçen bazı konuşmaların konu ile hiç alakası olmadığı durumlarda oluyor. Bunun yanında zeka dolu mizahi yapı her Sherlock oyununda olduğu gibi bu oyunda da devam ediyor. Yeri geldiğinde lafı zeki bir şekilde gediğine koyan Sherlock bir kez daha kendine hayran bırakıyor.
 

 
Oyunun teknik yönleri ise ne yazık ki senaryo ve kurgusu kadar başarılı gözükmüyor. Görsel detaylar bakımından oyunda çok sırıtan bir durum olmasa da artık her şeyin grafik olduğu günümüzde çağın gerisinde kalmış gibi görünüyor. Özellikle bölüm geçişlerindeki anlamsız yükleme görüntüleri gibi oyunu sıradanlaştıran görüntüler olmasa daha başarılı olurmuş. Ayrıca mekan tasarımlarındaki başarısız kaplamalar göze pek hoş gelmiyor. Ses ve müzikler açısından da durum pek parlak değil. Oyunun genel temposu zaten oldukça ağır ilerlemekte iken arka fonda ne olduğu anlaşılmayan garip bir müzik kullanılmasına pek anlam veremedim.
 

 
Multi platform olarak piyasaya sunulan yapım özellikle konsol platformlarında adventure oynama deneyimi sunması bakımından oldukça önemli diye düşünüyorum. Teknik detayları haricinde harika bir hikayeye ve oynanışa sahip olan The Testament of Sherlock Holmes, uzun zamandır oynadığım en sürükleyici yapım oldu. Görselliğin her şey olmadığını, adventure türünün hala var olduğunu göstermesi bakımından da kişisel olarak tavsiye edeceğim son dönemin önemli yapımlarından birisi.