Şimdiye kadar belirttiğim unsurlar zaten bir çok MMORPG oyununda karşılaştığınız türdendi, Guild Wars 2’yi bu denli başarılı kılan öğeler ise oyuna ilk adımınızı attığınızda beliriyor. Öncelikle incelemenin başında neden efsanevi Tyria evreni dediğimin gerekçesini gördüğüm efsanevi görsel şölen açıklıyor. Oyunun sahip olduğu görsel kalite standartların çok üzerinde. Hatta bu yönüyle en başarılı ilk 3 oyun arasında diyebilirim. Tabi bu şölenin bir bedeli olmalı. Oyundan üst düzey grafik kalitesini elde edebilmek için sağlam bir donanıma sahip bir pc ye sahip olmanız gerekiyor. Kaldı ki oyunun optimizasyon açısından sorunlar yaşattığı da sıkça konuşulan konulardan biri. Neyse ki bu durum da yapılacak ufak çalışmalarla giderilebilir.

Bir MMORPG oyununda her şey görsellik midir? Elbette ki hayır. Hatta birçok hardcore oyuncu bakımından görsellik en sonlarda gelir. Zaten Guild Wars 2’nin başarılı olmasındaki ana etken sadece görsellik değil. Oyunun sahip olduğu dinamik görev yapısı, başarılı dövüş sistemi, kullanıcı dostu ara yüzü, basitleştirilmiş level sistemi, devasa haritası ve fevkalade başarılı savaş kurgusu özelliklerinin tamamının F2P (yani bir kez satın alma aşamasında ödeme yaparsınız, sonra keyfinize bakarsınız) olarak sunulması, yapımın bu denli başarılı olmasındaki ana etmenler.
 

 
Guild Wars 2’nin bahsettiğim başarılı yönlerini biraz açmak gerekirse, öncelikle yapımın sahip olduğu dövüş sistemi hakkında birkaç şey söylemeliyim. Ama dövüş sisteminden önce oynanabilirlik açısından kısaca bilgilendirme yapayım. Oyunda tps görüş açısına sahip olarak ilerliyoruz. Mouse ve klavye kombinasyonu ile karakterimizi yönlendiriyoruz. Düşmanlara karşı saldırılarımızı ise klavyenin üst tarafında bulunan numaratik tuşlar ile gerçekleştiriyoruz. Bazı yetenek saldırılarının otomatik, bazı yetenek saldırılarının ise belli cooldown sürelerinin ardından gerçekleştiğini de belirtmeliyim. Oyunun kamera açısı bakımından biraz alıştırma gerekiyor. Sahip olduğunuz ana silahınız ile belirlediğiniz düşmana saldırmaya başladığınızda ardarda combolar şeklinde ilerleyen bir dövüş sistemi devreye giriyor. Bu aşamada diğer saldırı yeteneğine geçmeniz gerektiğinde öğrendiğiniz yeteneğe atadığınız tuşa basmanız gerekiyor. Yeteneklerinize bağlı olarak kazandığınız saldırı türlerine F tuşları ile geçiş yapabiliyorsunuz (F1, F2 gibi.) Ayrıca kritik bir hasar aldığınızda oyun size kısa da olsa bir geri dönüş imkanı veriyor. Bu aşamada ya düşmanınıza ölümcül saldırılar düzenliyor, ya ondan enerji çalıyor, ya başka bir karakterin yardımınıza gelmesini bekliyor ya da farklı yeteneklerinizi kullanıyorsunuz. Kısaca doyumsuz bir lezzete sahip dövüş sistemi bizlere sunuluyor.
 

 
Oyundaki görev dağılımları ise tek kelimeyle enfes olmuş. Bir kere oyun boyunca devasa haritada yolculukları ışınlanma noktalarından yapıyorsunuz. Bu aşamada neden bir vasıta yardımı ile yapmadığımızı düşünebilirsiniz. Gerçektende o mükemmel grafiklere sahip bozkırlarda atımız veya başka bir bineğimiz ile tozu dumana katmak keyifli olabilirdi, ancak bu aşamada yapımcıların bazı mini görevlerdeki durumdan dolayı böyle bir tercih yaptıkları söylenebilir. Görevlerimiz ekranın sağ üst tarafında beliriyor. Bu görevler arasında “Git şu herifi bul, git şununla konuş” türünde görevler olduğu gibi çok daha detaylı görevler de bulunmakta. Zaten oyunun en beğendiğim yönü ana görevlerin yanı sıra dinamik olarak haritada ilerlediğinizde beliren yan görevcikler. Yan görevcikler dememin nedeni oldukça fazla olmasından kaynaklanıyor. Harita boyunca ilerlerken eğer yakınınızda bir yan görevcik bulunuyorsa hemen sağ üst köşede yer alan ana görevin altında, yan görevde sizlerden neler istendiği belirtiliyor. Açıkçası bu görevlerin kalitesi yüzünden çoğu kez ana göreve saatler sonra gidebildiğimi belirtmeliyim. Tüm bunlar yetmediyse birde oyunda yer alan başarım görevleri bulunuyor. Uzun lafın kısası Guild Wars 2’de görevden bol şey yok.