Gelelim Diablo 3’ün son sınıfına, yani Wizard’a. Adından da anlaşılacağı gibi büyü merkezli bir yetenek sistemine sahip olan Wizardlar, düşmanlarını genelde belli bir mesafeden yok edebilirler. Ancak yeri geldiğinde yakın dövüşte de etkili olabilen yeteneğe sahip olmaları nedeniyle en çok tercih edilen sınıflardan biri durumundadırlar.
Avantajlar: + Etkili büyü yetenekleri
+ Yeteneklerinin çoğunun cooldown gerektirmemesi
+ Geniş alanlarda etkili olabilen yeteneklere sahip olmaları

Dezavantajları: – Çoğu hızlı sınıfta olduğu gibi zırhlarının çok güçlü olmaması.

Evet biraz rehber niteliğinde oldu ama sınıfların detaylı tanıtılması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta bir sınıf seçerken kararımızı etkileyecek pek çok faktör var. Oyunun zorluk seviyesinden bahsetmek gerekirse. Önce normal zorluk seviyesi ile başlıyorsunuz. Her oyunu bitirdiğinizde daha zor bir seviye açılıyor. Zorluk seviyelerimiz ise sırasıyla Normal, Nightmare, Hell ve Inferno. Ayrıca oyun boyunca ilerlerken 10. levelden sonra Hardcore zorluk seçeneği beliriyor. Bu seçeneği seçerseniz ve ölürseniz –ki muhtemel- karakterinizle vedalaşmanız durumunda kalıyorsunuz. Blizzard’ın geçenlerde iddialı bir söylemi aklıma geliyor. Oyunun çok kısa olduğunu belirten kullanıcı yorumlarına cevaben “Bir de Hardcore modunda bitirmeyi denesinler” demesi aslında 12 yıl beklenen bir oyunu bir an evvel bitirmek için aceleci davranan güruha bir serzeniş ve meydan okuma içeriyordu.
 

 
Diablo 3 için çıktığı günden bu yana o kadar çok yerli yersiz eleştiri geliyor ki, Blizzard’ın yanı sıra bazı aklıselim oyun siteleri de “Şeytanın Avukatlığını” yapmak zorunda kalıyor. Oyunun yaklaşık 15-16 saat gibi süren solo oynanış süresi nedeniyle yapılan eleştirilere en güzel cevabı eski Diablo fanları vermiş olsa da, oyun ilk çıktığında kullanıcı inceleme puanlarının “0” (yazıyla “sıfır”) olması gibi akıl tutulmalarına gereken cevabı Diablo’nun vereceğini düşünüyorum. Bir diğer dikkat çeken eleştiri de oyunun yetenek sisteminin yetersiz olması yönündeydi. Karakterlerimiz 60. levele kadar yükselebiliyor. Bu levele ulaştığımızda artık oyun kendini tekrarlıyor tarzındaki eleştirilere katılmadığımı belirtmeliyim. Sonuçta Diablo 3 Blizzard imzası taşıyor. Yani getirilecek olan yeniliklerle sınırların nereye ulaşacağını kimse tahin edemez. Geçen yıla kadar Diablo 2 için Blizzard’ın patch yayınladığı düşünülürse, Diablo 3’ün sahip olacağı yeniliklerin oyunun tazeliğini gün gibi koruyacağını düşünenlerdenim. Kısa bir eleştiri-cevap arasından sonra detaylara devam…
 

 

Diablo 3’ün oynanış dinamiklerine gelecek olursak Hack’n Slash türünün karakteristik özelliği olan Klavye+Mouse kombinasyonu aynen geçerli. Hatta klavye sadece hızlı oynayabilmek için kısayol amaçlı kullanılıyor. Tüm işi Mouse ile hallediyoruz. Sol mouse ana saldırıyı gerçekleştiriyor, sağ mouse ise yan saldırı yeteneklerini gerçekleştiriyor. Yer yer kullanış olarak sıkıntı yaşansa da genelde gayet akıcı bir oynanış söz konusu. Oynanış açısından değerlendirildiğinde Diablo 3’te ne kadar toplu kıyım yaparsanız o kadar fazla deneyim puanı kazanıyorsunuz.

Diablo 3’ün ana teması item üzerine kurulu. Tüm oyun boyunca her deliğin altına bakmakta, her kırılabilen objeyi kırmakta, her bossu defalarca öldürmekte yarar var. Nereden ne gibi bir itemin düşeceğini kestirmek zor. Bu arada oyunun teknik terimleri inanılmaz derecede fazla ama ben olabildiğince bu teknik terimlerle sizleri boğmak istemiyorum. Kaldı ki bu terimlerin çoğunun yer aldığı Diablo sözlükleri bile bulunmakta. Oyunda yer alan bazı kritik itemlerin sadece ileri zorluk seviyelerinde düştüğünü de belirterek item konusunu kapatmak istiyorum.