-->
Marvel’s Spider-Man PC inceleme

Örümcek Ağlarından Gelen Aksiyn Fırtınası…

10.08.2022 | ulasufuk

2018 yılında PS4 için yayınlanan Marvel’s Spider-Man , geçtiğimiz Haziran ayı itibariyle PC için çıkışını gerçekleştirdi. Açık konuşayım ben bu oyunu PS4’e çıktığı zaman da oynamış ve hayran kalmıştım ve oyunu hızlıca bitirdim. Beni tanıyanlar bilir, ben her zaman oyunları PC’de oynamayı tercih ederim. Bunun en büyük nedenlerinden biri de oyunların konsol versiyonlarına göre bir fps kilidinin olmayışı. Marvel’s Spider-Mani PlayStation 4 versiyonundan ayıran özelliklerin başında da yine 30 fps kilidinin olmayışı geliyor. Ayrıca ultra geniş monitör desteği ve artırılmış grafik kalitesi de önemli geliştirmeler arasında. Tabii konsol versiyonuna göre kısalan yükleme sürelerini de unutmamak lazım… İlk kez 1961 yılında çizgi roman evreninde kendisini gösteren ve Stan Lee ve Steve Ditko tarafından oluşturulan Örümcek Adam karakteri dijital oyun dünyasının da vazgeçilmezlerinden birisidir. Aslına bakarsanız bir süper kahraman olarak o kadar kendine özgü bir hikayesi vardır ki, sonuç olarak örümcek temalı bir süper kahraman yaratmak başlı başına orijinal bir fikirdir. Bu konuda Stan Lee ve Steve Ditko böylesine ürperti duyulan bir olgudan süper kahraman yaratma fikrini Peter Parker’ın kendine has uslubu ve davranışları ile tolere etmeyi başarmışlardır. Gerçekten de “Örümcek” olgusu gibi korku duyulan bir temaya sahip olsa da  belki de tüm süper kahramanlar arasında en fazla bize ait hissedilen ve her daim sempati ile yaklaşılan süper kahramandır kendileri. Böyle hissedilmesinde belki de büyük annesine yardım eden genç, çalışkan, heyecanlı, patronu tarafından ezilen bir karaktere sahip olmasının da etkisi büyük. Malum bizler böylesine mağdur hikayelerine pek bir sıcak yaklaşırız. Neyse fazla konudan sapmadan sebeb-i incelememize döneyim. Abartısız söyleyebilirim ki en iyi Spider-Man oyunu olduğu kesin. Şimdi böylesine iddialı konuşmamın nedenlerine yavaşça değinmeye başlayabilirim. Arkanıza yaslanın ve baş döndürücü Spider-Man dünyasına girmeye hazırlanın…

Ekipte aksiyon oyunlarına ilgisi orta seviyede olan birisi olarak yeni örümcek adam oyununu benim kontrolümle oynama ve diğer arkadaşların seyrederek katılma seansının temelinde sıkı bir süper kahraman hayranı olmam elbette ön plandaydı. Kaldı ki süper kahramanlar arasında Örümcek Adam’ın yeri ise apayrıdır. Bir dönem çizgi romanlarının efsane sayılarını Beyoğlu pasajlarındaki çizgi roman satan yerlerde aradığım günler gözümde canlanmadı değil. Ah ne günlerdi. Döviz kurlarının böylesine ahenkle dans etmediği zamanlarda poşet içinde yeni orijinal ingilizce baskılarını satın aldığımız olurdu. Tabi zamanın hızla geçmesi ile birlikte dijital oyun dünyasında da Örümcek Adam efsanesi kendisini tüm kesimlere fazlasıyla kabullendirdi.Sabırsızlıkla girdiğimiz Manhattan sokaklarında süzüle süzüle ağ atmaya başladığımız ilk andan oyunun son jeneriğine kadar gözlerimiz kuruyana kadar oynadık diyebiliriz. Bunun en büyük nedeni ise kendimizi oyunun içinden bir türlü çıkaramamak oldu. Gerçekten de son dönemlerde bu kadar aksiyon odaklı olup da kendisini bu kadar içine çeken bir yapım ile karşılaşmamıştık.

Az önce de belirttiğim gibi oyunun merkezinde Manhattan yer alıyor diyebiliriz. Yani şaka değil gerçekten Örümcek Adam ne kadar oyunun ta kendisi ise Manhattan da o kadar oyunun ta kendisi. Hatta bir ara kendimi bir şehir simulasyonunda hissedecek kadar mükemmel tasarlanmış bir şehrin içinde sandım. Daha önce de yaşayan açık dünya şehirleri gördük (Bkz. Gta5, Watch Dogs ..) ama hiç bir oyunda bu kadar kendisini tümüyle hissettiren ve her sokağında acaba neler oluyor duygusuna kaptıran başka şehir hissetmemiştim. Yapımcılar -ki kendileri Insomniac Games oluyor- bu noktada çok ciddi bir emek vermişler bu kesinlikle belli. Şehrin her bir binası, her bir sokağı, her bir karakteri, mağazası, ulaşım aracı ve diğer unsurları adeta sizinle birlikte yaşıyor. Bu öylesine bir yaşamak ki çoğu zaman sizin o şehrin önemli bir figürü olduğunuzu bilerek ve size hissettirerek yaşıyor. Mesela ağ atmaktan ve havada salınmaktan sıkılıp şehrin içinde Örümcek Adam olarak yürümeye başladığınızda bir vatandaş gelip “Siz bu şehrin kahramanısınız bir selfie çekilebilir miyiz?” şeklinde soruyor, bir diğeri de gelip sizden yardım isteyebiliyor. Tüm bunların yanı sıra hava ve zaman koşullarına bağlı olarak değişen şehrin dokusu da size bu hissi muhteşem derecede hissettiriyor.

Oyunun ilk başladığı anda sizlere hissettirdikleri ile başlamak istedim incelemeye ve bir önceki paragrafta da buna yer verdim. Genel olarak alışkanlığım olduğu üzere oyunların anlatmak istediği hikayeleri ile başlardım incelemelere ancak bu oyunda yapımcı da hikayeyi oyunun ana vurgusuyla o kadar iyi harmanlamış ki bu mükemmel durumu spoiler vererek bozmak istemiyorum. Sonuç olarak tahmin edeceğiniz üzere bir Örümcek Adam oyunundan bahsediyoruz. Ana hikayeyi artık ilk okul dönemindeki arkadaşlarımız dahi biliyor. Ama şunu belirtebilirim sadece Örümcek adam daha önceki oyunlardaki ya da filmlerdekinin aksine klasik hikayesini size anlatmadan 8 yıllık tecrübeli bir Örümcek Adam olarak karşımıza çıkıyor. Yani oyunda Örümcek Adam’ın profesyonel bir zaman dilimindesiniz. Dolayısıyla kahramanımız ne yapacağını, nasıl yapacağını ve kimlerle mücadele ettiğini biliyor, sizler ise bu durumu öğrenerek deneyimliyorsunuz. Klasik hikayeyi temcit pilavı gibi tekrar tekrar ısıtıp önümüze koymak yerine Örümcek Adam’ın hayatının ortası sayılabilecek bir yerden oyunu kurgulayan yapımcıları bu noktada tebrik etmek istiyorum. Radikal ancak başarılı bir karar olmuş.

Oyunun mekanından, zaman döneminden ve az buçuk hikayesinden bahsettikten sonra yavaş yavaş oyun dinamiklerine geçebiliriz. Öncelikle oyun katıksız bir aksiyon sunuyor ve bunu belki de 100’den fazla Örümcek Adam dövüş dinamiği ile süslüyor. Bu noktada kardeş dinamiklere sahip Batman oyunlarına göz kırpsa bile hareket ve dövüş serbestisi bakımından onlardan ayrışmayı başarıyor. Bu konuda kahramanların vücut yapılarının elastikiyeti ve yaşlarının farklılığı da etkili olmuş diyebilirim. Sonuç olarak Peter Parker daha toy delikanlı, Bruce Wayne ise hali vakti yerinde kalantör orta yaşlı bir iş adamı. Bunlar karakterlerin objektif farklılıkları olsa da yapımcılar oynanış dinamiklerinde oldukça farklılaşmaya çalışmışlar. Bu noktada şahsi fikrimi belirtmek gerekirse, son dönemlerde bu kadar özgür bir oynanış yapısı ve dövüş dinamiklerine rastlamamıştım. Oynanış olarak o kadar özgürsünüz ki, koca bir şehri oradan oraya ağ atarak, havada slalomlar yaparak, direklere tüneyerek, binaların dış yüzeylerinde buzda kayarcasına tırmanarak gezebileceğiniz gibi, dövüş olarak da düşmanlarınızı yüzlerce farklı varyasyonla haklayabilirsiniz. Dövüş dinamiklerindeki bu serbesti ve çeşitlilik oyunun başında kafanızı çorba edecek kadar farklı tuş kombinasyonu ile muhatap edebiliyor. Ancak alıştıktan sonra iş tekrar tekrar oynayacağınız bir hale dönüşüyor. Bu noktada yapımcıların oyunun sürekliliğini sağlama konusunda oldukça stratejik bir hamle yaptığını söyleyebilirim.

Oyunun ana teması aksiyon olunca haliyle hem hareket serbestisi hem de dövüş serbestisi bekliyorsunuz, oyun size bunu fazlası ile sunuyor. Hareket serbestisinde neredeyse Just Cause kadar  özgür, dövüş serbestisinde ise daha önceki birçok oyunun çok ötesinde kabiliyetlisiniz. Bu kabiliyetler genel olarak oyunun yetenek ağacında üç ana bölüme ayrılmış olsa da oyuna etkileri bakımından tahminlerin çok ötesinde efektifler. Daha önce Tomb Raider, AC serisi gibi oyunlarda da bu tarz dövüşe etki eden yeteneklerimiz olurdu ama bazen ya etkileri bizi pek kendisine çekmezdi ya da aldığımız bazı yetenekleri dövüş anında kullanmaya değecek görmezdik. Örümcek adamda ise ağımızın başlı başına farklı bir dövüş sekansı yaratması nedeniyle her bir yeteneğin dövüşe etkisini canlı canlı deneyimlemek istiyorsunuz. Ayrıca yapımcılar ekranın bir köşesine yerleştirdikleri -adeta finish him etkili- bir bar sayesinde bitirici hamleleri oldukça fantastik bir sunumla zenginleştirmişler.

Örümcek Adam gerçekten daha önce hiç olmadığı kadar yapımcıların bonkör davrandığı bir oyun olmuş. Şöyle ki, yazının önceki bölümlerinde belirttiğim oynanış dinamiklerindeki tüm bu zenginliği sizlere tümüyle sunmak için dövüş hamle çeşitliliğinin yanı sıra kostüm konusunda da kahramanımızın hayranlarının ağızlarını sulandıracak bir kokteyl hazırlamışlar. Oyunda kilidini açabileceğiniz 26 farklı kostüm var. Bu rakam gerçekten daha önce bir aksiyon oyununda görmediğimiz türden. Bunun yanı sıra bu köstümlerin sadece görsel etkisi ile sınırlı kalınmamış. Her bir kostümün kendine özgü oynanış etkisi söz konusu. Örneğin Iron kostümünü giydiğinizde robotik örümcek bacaklarınız sırtınızda beliriyor ve düşmanları haklamada oldukça etkili bir silaha dönüşüyor. Aynı şekilde bazı kostümler gizlilik esaslı bölümlerde size ekstra katkı sağlıyor. Tüm bunların yanı sıra açtığınız bir kostümün etkisini başka bir kostümde kullanmanız da mümkün kılınmış. Mesela robotik örümcek kollar ıron kostümü ile açılmasına rağmen bu kolları standart kosütm de de kullanabiliyorsunuz. Yeter ki bir kez o kostümü açmış bulunun. Ayrıca yapımcılar herhalde “bu kadar çeşitlilk az oldu daha ne katabiliriz” şeklinde düşünmüş olacaklar ki tüm bu bolluğa bir de kostümlerinize farklı eklentiler ve ekipmanlar geliştirme bölümü de oluşturmuşlar. Bunlardan bir tanesini söyleyeyim örneğin drone örümcek sayesinde siz rakiplerinizle dövüşürken kendisi onlara ağ atarak dikkatlerini çekmeye çalışıyor.

Oyunun ana hikayesinde ilerleme işini şehrin belli bölgelerinde beliren işaretlenmiş bölgeler hallediyor. Bunun yanı sıra oyunda birbirinden eğlenceli yan görevler ve anlık gelişen oyun içi kısa aksiyonlar da mevcut. Örneğin siz ana göreve giderken duyacağınız bir çığlık ya da polis anonsu hemen yönünüzü değiştirmenize ve olaya müdahele etmenize neden olabiliyor. Tabi bu tamamen sizin yardımsever vicdanınıza kalmış. Bu yan görevler hem size hikaye ve karakterin geçmişi ile ilgili detaylar veriyor hem de oyundaki aksiyonu farklı bir boyuta taşıyor. Bu arada aklıma gelmişken belirteyim. Peter Parker’ın esprili karakteri oyun boyunca kendisini fazlasıyla hissettiriyor. Oyunumuz bir exclusive oyun olması nedeniyle platformun görsel sınırlarını sonuna kadar zorlamayı başarıyor. Zaten incelemenin başında da belirttiğim gibi Manhattan şehri muhteşem tasarlanmış vaziyette. Araştırmadım ancak belki de birebir kopyalanmış olabilir. Bu tasarım kalitesi ışık ve gölgelendirmelerle muhteşem şekilde yoğrulmuş. Özellikle gün batımı anlarındaki gölgeler, sarının farklı tonları ve yansımalar gerçekten gözlerinize bayram yaşatacak cinsten. Bunun yanı sıra yağmur birikntilerindeki ışıkve yansıma oyunları, şehirdeki vatandaşların yapay zekası, tasarımı ve mekan uyumu büyük bir emek işi olduğunu gösteriyor. Kesinlike özen verilerek tasarlanmış bir oyun sizleri bekliyor. Nihai değerlendirmeye gelecek olursam. Hayranı olduğum bir süper kahramanın exclusive oyununu oynamak elbette beni olumlu yönde hislerle oyunu başlamaya yöneltti. Ancak daha ilk andan itibaren. Yani şehirde ağı atıp ilk salınımı, ilk dövüşü yaptığım andan itibaren bir hayranın duygularını fazlasıyla tatmin edecek, hatta Örümcek Adam oyunu hiç oynamamış ancak aksiyon seven bir oyuncuyu kendisine hayran bırakacak bir yapım ile temas ettiğimi anladım. Sonuç da tam tahmin ettiğim gibi oldu ve muhteşem bir Örümcek Adam deneyimi yaşadım, yaşıyorm ve yaşayacağım…


9

Artılar

  • Tüm zamanların en iyi örümcek adam oyunu
  • Nefes kesen hikaye
  • Eğlenceli oynanış

Eksiler