-->
Horizon Forbidden West İnceleme

İnsanlığı kurtarmak da önemlidir…

16.02.2022 | ulasufuk

Daha önce Killzone oyunları ile tanıdığımız, Guerrilla Games Horizon Zero Dawn’ı ilk duyurduğunda, ekrandan gözlerimizi alamasak da açıkçası şüpheyle yaklaşmıştık, en azından ben öyle hatırlıyorum. Açık dünya konseptini mükemmel bir deneyim haline getirmeye çok yaklaşmış nice oyunlar oynamıştık. Horizon Zero Dawn da kağıt üstünde bu türün takipçisi ve en başarılı örneklerinden olacak gibi gözüküyordu, o büyük beklentileride nispeten karşıladığını söyleyebilirim. İlk oyunun hikayesi uzak gelecekte geçiyor. Tıpkı bu sayfaların bir yerinde daha geniş bilgisini bulabileceğiniz Life After People belgeselinde olduğu gibi, gelişen gizemli olayların neticesinde insan ırkı milyonlarca yıldır işgal ettiği, daha doğrusu mahvettiği bölgelerden çekilmek zorunda kalıyor. Kuvvetle muhtemel bir enerji krizinden başlayan bu domino etkisi öyle bir boyuta erişiyor ki geriye sadece doğanın içinde, kabile yaşamına dönmüş bir avuç insan kalıyor. Şimdiye kadar yaptığımız her şey, binalar, kuleler, yollar ve köprüler ise birer ikişer doğanın tahrip gücüne yeniliyor ve geride doğa tarafından ele geçirilmiş, uzak bir geçmişin hayaletleri gibi gözüken az sayıda insan yapısı eser kalıyor. İnsanlığın bir kavim olarak başladığı yolculuğu, savaşlar, teknolojik gelişmeler ve devrimler neticesinde alabildiğine uzanan beton kentlere dönüşmüş, zekasını etkin kullanabilen bir tür olması da çoğunlukla diğer türlerin felaketi olmasına yol açmıştı. İnsan, milyonlarca yıl boyunca içinde yaşadığı doğanın gazabını üzerine çekmek için her yolu denedi. Doğanın dere geçirdiği yerlere şehirler dikti, türleri yok ederek kaderi o türe göbekten bağlı başka türlerin de silinmesine neden oldu, uyarılar aldı ama umursamadı, tepkisini koyabilen bir avuç insan ise nafile bir çabayla seslerini duyurabilmek adına ömürlerini tüketti. Düşüş başlamıştı artık, katlar gözümüzün önünden geçtikçe tür olarak tek yapabildi ğimiz “şu an her şey yolunda” demek oldu.

Öncelikle hikayeden giriş yaparak bizleri tam olarak nelerin beklediğini açıklığa kavuşturmak isterim. İlk oyunda gelişen olayların altı ay sonrasında Aloy dünyayı bir kez daha katil makinelerden nasıl kurtaracağınıza dair daha fazla cevap aramak için yasak batıya olan yolculuğunu konu alıyor. İnsanlık bunca felaketten sonra bile bütünüyle akıllanmayı başaramadığından olsa gerek, kabile yerleşimine geçiş yaptıktan sonra da hırslar, dogmalar ve gerilimler günlük hayatın bir parçası durumunda toprak ölüyor. Şiddetli fırtınalar ve durdurulamaz bir felaket, insanlığın dağılmış kalıntılarını tahrip ederken, korkunç yeni makineler sınırlarında sinsi sinsi ilerliyor. Dünyadaki yaşam başka bir yok oluşa doğru ilerliyor ve kimse nedenini bilmiyor. Sırları ortaya çıkarmak ilk oyunda olduğu gibi bize kalıyor. Yol boyunca, eski arkadaşlarımızda tekrar karşılaşıyor, savaşan yeni gruplarla ittifaklar kuruyoruz ve eski geçmişin mirasını çözmeye çalıyoruz. Hikaye gördüğünüz üzere hiç karmaşık değil. Aksiyondan aksiyona koşmak ve Aloy’un kendisini olup bitmiş olayların sonuçları arasında bulması karakter derinliğinİ artırıyor ve bu Aloy’u kısa sürede oyun dünyasının unutulmayacak bir karakter haline getirmiş. Aloy’un hikaye kurgusu oyunun en sevdiğim yönlerinden birisi oldu diyebilirim. İncelemede oyunun hikayesi ile satırları doldurmak istiyorum ama spoiler olması açısında hikayeye burada son veriyorum. , Guerrilla Games bu sefer haritayı mümkün olduğunca doldurmuş. Gittiğiniz her yerde ayrı bir görevle ya da haritaya serpiştirilen farklı dinamiklerle karşılaşıyorsunuz. Aloy’un sorumluluğu ile beraber düşmanlarının boyutları da artıyor ve kendimizi öncekinden de zor savaşlar içinde buluyoruz. Neyse ki farklı yetenekleri olan zırhlarımız ve birazdan değineceğimiz silahlarımız biraz olsun nefes almamızı sağlıyor.

Horizon Forbidden West ilk oyuna göre oldukça özgün olmuş diyebilirim. Gerçekten de açık dünya aksiyon rpg oyunlarını iyi yapan ne varsa, pek gizleme gereği bile duyulmadan Horizon Forbidden West’e eklenmiş durumda. Mesela taşıdığınız ok sayısını artırmak için tıpkı ilk oyunda olduğu gibi avlanıp, farklı türdeki 2-3 parçayı bir araya getirmemiz gerekiyor ve robotik dinozorlarımızı kendimize çekmemiz için de yine çok iyi hatırlayacağınız bazı yetenekler ediniyoruz. Dediğimiz gibi, insanlar artık küçük kabileler halinde yaşıyorlar ve bu çöküşün neticesinde de günleri tarhana serip turşu koyarak, göreceli bir huzur içinde geçiyor. Bu günlerin sıkıcılığını azaltmak için ise kimin tarafından geliştirildiği ve nereden geldiği belli olmayan robozorlar var. İnsanların kısaca makine olarak adlandırdığı bu ultra teknolojik şeyler, bildiğimiz hayvanların mecha versiyonlarına benziyor ve corrupted hallerini saymazsak onlara yakın tavırlara sahipler. Oyundaki bazı yerleşimler masallardan fırlamış gibi. Yerleşim bölgeleri, haritanın her köşesine yayılan medeniyet kırıntıları, gizli tapınaklar, ekolojik düzen ya da oyuna eklenen su altı bölümleri ile daha da güzelleşen bir dünya oyunculara sunulmuş. Üstelik bu dünyada karlı dağlar, ormanlık alanlar, çöller gibi çok farklı bölgelere de yer verilmiş. Oyunda bulunan boss’lar dahil makinelerin tamamı fena halde detaylı şekilde modellenmiş. Guerrilla Games, oyundaki makineleri tasarlayıp hayata geçirirken muazzam bir iş çıkartmış.

Horizon Forbidden West uzun süredir gördüğüm en keyifli ve etkili oyun içi silahlara sahip. Oklar oyun boyunca en yakın dostunuz olacak zira Aloy yakın mesafeden pek hasar kaldıramayan bir kızımız, Boeing 777 boyutundaki makinelerin üzerine korkusuzca gidip sonra “aayh” diye kolaylıkla ölebiliyor. Bu yüzden de oyunun stealth mekaniklerine hakim olmalı, hedefleri iyi analiz etmelisiniz. Bölümler sadece harita olarak değil, içindeki olaylarla da daha iyi kurgulanmış olsaydı, muazzam olurmuş diyebilirim. Omuzlarındaki ağır silahları yere düşürüp kendisine saldırabileceğiniz gibi tuzaklar ile de işinizi kolaylaştırabiliyorsunuz. Bu noktada şunu söylemem lazım ki oyunda L3’e atanmış olan koşma tuşunu çok kullanmak ve kaçış manevraları yapabilmek için de sürekli arkanıza bakmak zorundasınız. Ben çok rahat edemedim, açık konuşmak gerekirse. Bir diğer düşman olan, ölümün kanatlı hali sinirlerinizi test edecek kadar kuvvetli bir rakip. Hem havada hem de yerde son derece hızlı hareket eden ve tepenize çok ciddi hasar veren bir bomba bırakabilen bu kuşu Ropecaster ile yere çivileyebilirseniz ne ala, ben tamamen şans eseri başarabildim. Ayrıca sayıları kısıtlı da olsa Override aparatı sayesinde bazı makineleri yeniden programlayıp binek olarak kullanmanız mümkün. Bunu şiddetle öneriyorum zira oyunun uzaklık biriminde bir acayiplik var, dörtyüz metre olarak gördüğünüz mesafeleri yakın zannedip akşama kadar dağda bayırda koşmak zorunda kalıyorsunuz istediğiniz yere gidebilmek için.

Yapımcı firma , Guerrilla Games dört yıllık geliştirme sürecinin sonunda Playstation’ın sınırlarını sonuna kadar zorlayarak bizlere uzun süre unutamayacağımız görsel bir şölen hazırlamış. Çevre etkileşimleri o kadar mükemmel ki bazen oyunda dakikalarca durup etrafı seyredesiniz geliyor. Özellikle çölde geçen bölümlerde Aloy’un saçlarının uçuşundan ayaklarının çöle batmasına kadar her detay ayrıntısı ile düşünülmüş. Mekan tasarımlarındaki detaylara verilen özen oyunun büyüsünü sonuna kadar hissetmenizi sağlıyor. Özellikle kamera açılarındaki geniş açıdan yakın çekime uzanan sinemasal geçişler tam anlamıyla muhteşem olmuş. Yıkık bir mekana girdiğinizde etraf ile etkileşiminiz o kadar iyi tasarlanmış ki tepenizden süzülen ışık hüzmeleri arasında ilerlerken bazen Aloy elleri ile gözüne gölge yapmak durumunda kalıyor, bu detay oldukça hoş olmuş. Aloy yasak batıya çıkmış olduğu macera dolu yolculuğun peşinden gitmeye devam ediyor. Bu yolculuk uğruna girmediği tehlike, geçmediği tuzak kalmıyor yine. Aloy yasak batının kaotik mekanlarından tropik ormanlarından, tozlu topraklı coğrafyasına uzanan bu yolculuğunda Guerrilla Games adeta oyun kavramını bir adım öteye götürüyor ve çıtayı o kadar yukarı taşıyor ki konsol dünyasının sınırlarının konuşulduğu şu günlerde performans ötesi bir başyapıt sunuyor biz oyunseverlere. Bizlere de belkide oyun dünyasının gelmiş geçmiş en iyi oyunlarından biri olacak bu başyapıtın tadını çıkarmak kalıyor…


9

Artılar

  • Muhteşem grafikler ve sanatsal tasarım
  • Çok keyifli avlanma mekanikleri
  • Çok farklı ve eğlenceli silahlar
  • Uzun oynanış süresi ve keyifli yan görevler

Eksiler

  • Yapa zeka sorunları