Tozu Dumana Katınca…

Oyun dünyasının eğlenceli yapımları her dönem kendine layık olan ilgiyi görüyor. Son 5 yıllık süreçte eğlence ağırlıklı oyunlar genelden özele doğru bir indirgenme içine girdi. Yani daha önceleri neredeyse herkes tarafından oynanan aksiyon-eğlence temalı oyunlar artık daha azınlıklı bir kitle tarafından oynanır hale geldi. Hardcore oyuncu kavramı ile birlikte oyun dünyası çok farklı bir noktaya ilerledi. Dolayısıyla bu tarz yapımlar mobil platform oyunları şeklinde kendilerine yer buldu. Trials serisi bizlere bu türün yeni nesille entegre edildiğinde ne şekilde mükemmel yapımlar ortaya çıkabileceğini kanıtlar nitelikte.

Ekstrem motorkros sporunun en sevilen yönü elbette ki artistik hareketleridir. Oyunumuzun da ana eğlence noktasını bu unsur oluşturuyor. Yalnız ufak bir parantez açmak lazım, Oyundan sakın bir Joe Danger beklemeyin. Havada uçarken yapabildiğimiz hareketler oldukça kısıtlı. Zaten bu hareketlerin bize çok da bir artısı yok. Amacımız zorlu parkuru en kısa sürede ve en az hata ile bitirebilmek. Parkurdan bahsetmişken belirtmeliyim ki oyunda sizi en zorlayan şey zamandan öte parkurlar oluyor.

Trials of the Blood Dragon, teknolojinin iyice geliştiği şuanda yaşadığımız zamandan epey bir gelecekteyiz. Hayal ettiğinizden daha gerçekçi, daha güzel ve daha gelişmiş bir şehirde motor bisikletlerle yarış yapıyor, akrobasi gösterileri sunuyor ve kendimizi eğlendiriyoruz. Oyunda birbirinden farklı onlarca mekân Motor bisiklet yarış ve gösteri bölümleri var ve emin olun hepsi birbirinden heyecanlı. Özellikle açık hava mekânlarında yaptığımız akrobasi gösterileri bizi çok neşelendiriyor.

Oyunun en belirgin özelliği kesinlikle çılgın yapısı. Oynanabilirlik bakımından ortaya çıkan kurgu resmen “neyin kafası bu” dedirtecek cinsten. Hatırlayanlar Joe Danger oyununu bilirler. Onda da motor üzerinde ilerleyen akrobasi pilotunun marifetlerini seyrediyor ve gırla eğleniyorduk. Bu sefer ise kahramanımız ciddi giyimli bir motokros pilotu. Kullandığımız motor da çok gerçekçi hatta oyunun fizik motoru daha önceki bir çok motor oyunundan çok daha gerçekçi ama oyunun parkur, eğlence, hikaye kurgusu olabildiğince absürt.

Oyunda ana amacımız en hızlı şekilde parkurun sonuna ulaşmak. Tabi parkur dediğimiz zaman profesyonel motorkros parkuru beklemeyin. Oyunun mekân tasarımları da ana kurgusu gibi uçuk. Nasıl bir dünyada olduğunuzu anlamanız zaman alabiliyor. Oyunda bölümlerin çeşitliliği gayet iyi tasarlanmış. Önce iki boyutlu ilerleyen oyun bir anda üçüncü boyuta geçtiğinde heyecan da artıyor. Bu esnada parkuru daha net algılamak için ekstra efor sarf etmeniz şart. Bu durum yer yer oyunun akışını olumsuz etkilese de heyecanı arttırdığı bir gerçek.

Tüm bu oynanış detayları yanı sıra Trials of the Blood Dragon teknik yönleri bakımından oldukça iyi duruyor. Grafik konusunda Trials kendinden bekleneni zaman zaman verse de bu kare saniye oranı düşüşleri olsa da. Yine de görsel olarak eğlence kısmında üzerine düşeni yerine getirme kapasitesine sahip. Özellikle çevre ambiyansı çok başarılı vurgulanmış. Oyunda en önemli görsel detayların başında gelen efektler de gayet renkli ve detaylı. Bunun yanı sıra devamlı değişen arka plan ve farklı bölüm tasarımları olumlu düşünülmüş noktalar. Ses ve müzikler de oyunun havasını gayet iyi yansıtıyor. Yüksekten düşerken sürücünün verdiği tepkiler, mütemadiyen süren patlama efektleri ve tabii ki motor sesiniz olması gerektiği gibi, Özellikle müzikler hareketli ve durmak bilmeyen oyun tarzına çok uygun. Kendinizi tam anlamıyla büyük bütçeli bir yapımda süper starın yerine geçmiş dublör gibi hissediyorsunuz. Sonuç olarak Trials of the Blood Dragon eğlenmek için oyun arayan, bunu yarışarak yapmak isteyen, değişik oyun mekanikleri arayanlar için Özellikle aşırı yoğun oyun dünyasının ağır konulu ve bol aksiyonlu yapımlarından sıkılanlar için Trials of the Blood Dragon oynamak çok keyifli olabilir.