Hackerlık Becerinizi Gösterme Vakti…

Son dönemde bir çok baş yapıt bizlerle buluştu ve inanın bazı zamanlar hangi birini oynayayım diye düşünmekten saatin nasıl geçtiğinin farkında olamıyorum. İşte bu yoğun oyun bombardımanın arasında inceleme için gönderilen bir hackerlık oyunu bilgisayarıma kurulu bekliyordu. İlk inceleme kopyası gönderildiğinde bir müddet oynadım daha sonra işler yoğunlaşınca bir müddet rafa kaldırdım. Derken Clandestine isimli bu merak uyandıran ve özgün bir oynanışa sahip olan yapıma derinlemesine dalma vakti gelmişti. Bakalım bu farklılığı ile ilgi çeken yapım bizlere nasıl bir kapı aralıyor.

Sanırım Watch Dogs ilk duyurulduğunda herkesin olduğu gibi benim de ilgimi çeken en önemli özelliklerden biri oynanışın temelini oluşturan elektronik cihazları “hackleme” kurgusuydu. Oyunun görsel detayları muhteşem güzellikteydi ancak asıl merak uyandıran bu yenilikçi oynanış sistemiydi. Kameraları, bilgisayarları, cep telefonlarını hackleyip yolumuza devam ediyorduk. İşte Clandestine tam olarak bu noktaya kanalize olmuş bir yapım yani gizlilik ve hackleme.

Oyunun ana hikayesi soğuk savaş dönemindeki gizli servislerin birbirlerinden veri sızdırması üzerine kurulu. Çok fazla ip ucu vermek istemiyorum. İncelemenin de oyun gibi gizlilik üzerine kurulu olmasını istiyorum. Oyuna ilk başladığınızda co-op ve tek kişilik oyun seçeneği sizleri karşılıyor. Oyunun co-op oynanışının çok keyifli olduğunu belirtmeliyim. Ana karakter olarak ilk başta Katya Kozlova adındaki bir uzman hacker ile maceraya başlıyorsunuz. Daha önce de belirttiğim gibi ana prensibiniz oyunun hikayesine uygun mekanlardaki gizli kapıları açmak, hedefleri sessizce ortadan kaldırmak ve verileri çalmak üzerine kurulu.

Açıkçası bana oyun Hitman ile Watch Dogs karması bir oynanış hissi verdi. Görsel olarak her iki oyunun da yanına dahi yaklaşamayan Clandestine, oynanış olarak ise her iki oyunun ana prensiplerini ortak potada eritmiş. Yeri geliyor Ajan 47 gibi sessizce düşmanlarınızı temizliyorsunuz yeri geliyor Watch Dogs’daki gibi sistemleri hackleyip yolunuza devam ediyorsunuz. Tüm bunlar belli dozda harmanlanmış. Ancak değişmeyen tek bir gerçek var ki gizlilik. Oyunun ana prensibi gizlilik üzerine kurulmuş. Tıpkı bu iki ana oyundaki gibi fark edilme göstergeleri en önemli ip ucunuz oluyor. Ancak yapay zeka konusuna ve düşman çeşitliliği konusunda bu iki oyun kadar akıllı ve bol düşmanlarınız yok. Çoğunlukla oynayışta zamanınızın büyük kısmını kapı şifrelerini ve kamera açılarını değiştirmekle geçiriyorsunuz.

Sanırım şimdiye kadar anlattıklarımdan da anlayacağınız üzere Clandestine kendine özgü bir oynanışı olan , büyük baş yapıtlar kadar sansasyonel reklam kampanyaları yapmayan ancak buna rağmen türünün en başarılı yapımlarından biri olan bir oyun olmuş. Açıkçası oyun dünyasının bu denli grafik ve dlc odaklı ilerleyişinin ortasında böylesine iddialı ve bir o kadar da oynanış açısından baş kaldırış niteliğindeki yapımların piyasaya çıkması umudumu her daim taze tutuyor.  Her ne kadar çok büyük satış rakamlarına ulaşması imkansız olan bu türdeki yapımların sayısının artması, oyun dünyasının büyük yapımcılarının oynanış konusunda daha fazla zaman ayırmalarına vesile oluyor. Son söz olarak bu türde bir yapımı merak ediyorsanız ve farklı bir deneyim arıyorsanız Clandestine tam size göre.