Son dönemde PC oyunculuğunun yükselişine şahit oluyoruz. Adventure tarzında oyun görmek çok zorlaştı. Halbuki doksan’ların en sevilen serileri olmuşlardı. Türün ilk akla gelen oyunlarından Broken Sword, elde ettiği başarılar ile oyun dünyasında devrim yapmıştı. Daha sonra Monkey Island, Grim Fandango, Runaway rüzgarları esmişti. Gençliğimizin en başarılı oyunları genelde adventure tarzı oyunlar olmuştu. İşte bu zamanda Broken Age adventure  tarzı oyunların hasreti ile yanıp kavrulan oyun severleri memnun etmeyi ve artık unutulan point-click adventure türünü yeniden canlandırmayı vaat ediyor. En başından belirteyim Broken Age hikayesi, kurgusu ve oynanış sistemi ile kesinlikle bir çocuk oyunu olmadığını daha en başında hissettiriyor.

Oyunda iki adet başkarakterimiz var. Shay ve Vella ismindeki karakterlerimizin ikisinin de bulunduğu ortamlar oldukça ilginç. Shay, bir uzay gemisinin kaptanı. Ancak kaptanı dediğime bakmayın, aslında kölesi demek daha doğru olur. Gemideki tek insan olan Shay’in iki adet yapay zeka aile üyesi var. Özellikle annesi oldukça tutucu. Bilgisayar olduğuna aldanmayın, kendisi tam anlamıyla oğluna yapışık ve başına hiçbir şey gelmesine izin vermiyor. Zaten bunu oğluna verdiği ciddi mi ciddi görevlerden de anlayacaksınız. Son olarak hikayenin Shay’in bir şeylerin farkına varıp harekete geçmesini konu alıyor. Ortak özellikleri ise, ikisinin de kendileri için başkaları tarafından hazırlanmış olan hayat düzeninden kaçmaya çalışıyor olmaları. Shay, kendilerine “anne” ve “baba” diyen iki yapay zeka ile birlikte bir uzay mekiğine sıkışmış durumda. Türünün devamı için kendisini bildi bileli yaşayabileceği bir gezegen arayışında olan bu uzay mekiği, tamamen onu korumak, için programlandığından soru sormasına izin vermeden aynı günlük rutinlerle hayatına devam etmesini amaçlıyor.

Broken Age’in diğer Tim Schafer oyunlarından farklı bir noktada olduğunu anlamanız gerekiyor. Bu ismin gurur tablosunda yer alan bazı oyunları tekrar hatırlayalım; Monkey Island, Maniac Mansion, Full Throttle ve Grim Fandango. Macera türünün en iyi beş yapımı listesine rahatlıkla girebilecek bu oyunların pek çok ortak özelliği var elbette. Ancak kuşkusuz en belirgin özelliklerinin haddinden fazla komik olmaları olduğunu söyleyebiliriz. Oyunumuz klasik bir point and click türünde. Farklı tarafıysa oldukça sadeleştirilmiş olması. Diğer adventure oyunlarının aksine seçebileceğiniz konuşma, etkileşime girme veya bakma butonları yok. Tüm bunları tek bir sol tıkınızla yapabiliyorsunuz. Sadece bakabileceğiniz nesnelere bakabiliyor, alabileceğiniz nesneleri önce alıp sonra ne olduğuna bakabiliyor. Bulmacalarsa bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Karşınıza çıkan bulmacaların hepsi mantıklı bir şekilde çözülüyor, bunda hiçbir sıkıntı yok. Fakat çözümleri oldukça kolay. Genellikle hepsi, bir nesne bulup onu doğru yerde kullanmaktan ibaret, Elbette araya farklı tatlardaki bulmacalar da yerleştirilmiş. Ancak her ne kadar yaratıcı olsalar da çözülmeleri oldukça kolay kurgulanmış.

Oyunun grafikleri comic tarzda olsa da, hikayenin ağırlığı ve karanlık yapısı değişik bir kokteyl oluşturmuş. Aslında bana animasyon filmi tadında bir his yaşatan Broken Age, görsel olarak kesinlikle başarılı. Karakter modellemelerinde birbirine benzer yapılar kullanılmış olsa da oyunun mekan dokuları ve ışık efektleri gayet doyurucu. Ses ve müzikler açısından ise Broken Age vasatın üzerinde bir yapım. Oyun boyunca karşılaştığınız tüm karakterlerin kendine özgü ses tonlarına sahip olmaları ve bu ses tonlarının hikayeyle gayet iyi örtüşmesi, seslendirme olarak oyunun en önemli artıları. Müzikler konusunda ise pek fazla şey söylenebileceğini sanmıyorum.

Hayatınız boyunca hiç point-click adventure tarzında bir yapım oynamadıysanız Broken Age kesinlikle iyi bir başlangıç olacaktır. Bu türün hastasıysanız, Broken Age başarılı bir deneyim olacaktır. Yani her ihtimalde de Broken Age, oyun severlerin tadına bakmaları gereken bir çalışma olmuş. Son dönemde bizlere bu türde iki yapım sunan Grim Fandango gibi efsane bir seriye imza atmış olan Double Fine Productions Stüdyolarına kendim adına çok teşekkür ediyorum. Sonuçta bu türde oyunlara olan hasretimi biraz olsunda dindirme fırsatı buldum.