Siyah Beyaz Film Gibi Biraz…

Yeni nesil konsollar ile beraber bağımsız oyunların önlenemeyen çıkışını hep beraber izliyoruz.  Bağımsız oyunların popülaritesini arttırması ile beraber son dönemde oyun dünyasında Adventure tarzında oyun daha sık görmeye başladık. Hâlbuki 90’ların en sevilen serileri olmuşlardı. Türün ilk akla gelen oyunlarından Broken Sword, elde ettiği başarılar ile oyun dünyasında devrim yapmıştı. Daha sonra Monkey Island, Grim Fandango, Runaway rüzgârları esmişti. Gençliğimizin en başarılı oyunları genelde adventure tarzı oyunlar olmuştu. Son dönemde konsepti ile dikkatleri üzerine çekmeyi başaran White Night adventure  tarzı oyunların hasreti ile yanıp kavrulan oyun severleri memnun etmeyi başarabilecek mi gelin hep beraber bakalım.

Öncelikle White Night’ı görür görmez aklıma Kayahanın “siyah beyaz film gibi biraz isimli” parçası aklıma geldi. White Night bizi siyah beyaz film gibi bir hikâyeye sürüklüyor. En başından belirteyim White Night hikâyesi, kurgusu ve oynanış sistemi ile kesinlikle bir çocuk oyunu olmadığını daha en başında hissettiriyor. Kısaca konusuna değinmek gerekirse oyun 1940’larda geçiyor. Gizemli bir ailenin yıkılışını işlemesi üzerine oyuna koyulan bulmacalar az çok keşif oyunlarını andırıyor. Genellikle ailenin bir üyesinin eşyalarından ve günlüklerinden olayı çözmeye çalışıyoruz. Neredeyse tüm hikaye anlatımının etrafta bulacağınız notlardan olması oyunun kitlesini büyük ölçüde daraltmış. Fazla spoiler vermek istemediğim için oyunun sadece tanıtım hikayesini anlatmayı tercih ediyorum. Zaten oyunu oynamaya başladığınızda hikayenin karmaşıklığını hissedeceksiniz. Oyunun genel kimyası, karanlık olaylar bütününün içinde yer alıyormuşsunuz hissini uyandırıyor. Dediğim gibi oyun bir Monkey Island renkliliği veya komik esprilerini barındırmıyor. Genel hikayenin kaotik atmosferi oyunun her anına yayılmış. Aslında bu durum White Night’ınen merak uyandıran yanı. Hikayenin nereye bağlanacağını çözme güdüsü gayet başarılı kurgulanmış.

White Night oynaması zor bir oyun değil. Kafa yormanızı, komploları-oyun sonunu tahmin ettirecek bir oyun hiç değil. White Night’ın bulmacalarını çözerken iki şeye dikkat etmemiz gerekiyor; hayaletlerden uzak durmak ve ışık kaynağı oluşturmak. Işık kaynağı demişken oyundaki kibrit olayı önemli bir rol oynuyor Malikanenin bazı yerlerinde bulunan lambalar, mumlar ve şömineler de diğer ışık kaynakları evi eline geçirmiş kötü ruhlar tarafından durup dururken söndürülebiliyor. Bu nedenle kibritiniz olmadan hiçbir yere gidemiyoruz. Oyun hakkında daha önceden bilgiye sahipseniz ilk bölüm sizi pek şaşırtmayacaktır. Fakat ne ile karşılaşacağınız konusunda pek hazırlıklı değilseniz sürpriz güzellikte bir bölüm hoşunuza gidecektir. Siyah beyaz bir dünyadasınız. Ana karakterimizin ağzından olayları dinlediğimiz, onun anılarını canlandırdığımız oynanış da point-and-click macera sosuna bandırılmış. Bu noktada tabii ki karanlık yine tüm oyun tarzınızı etkileyen bir role sahip. Her yere lak diye girip araştıramıyor, oyunun sizden istediği gibi yol çizmeniz gerekiyor.

Oyunun türü daha öncede belirttiğim gibi point-click tarzında. Dolayısıyla yapmanız gereken çoğu şeyi mouse ile hallediyorsunuz. Oyunun ara yüzünde işinize yarayacak bazı menülerde düşünülmemiş değil. Oyunda yer alan bulmacaların zorluk seviyesi ne çok zor ne de çok kolay diyebilirim. Tıklanabilen objelerin altında beliren araştırma butonuna bastığınızda obje ile ilgili bilgiye erişiyorsunuz. Oyunun grafikleri siyah beyaz tarzda olsa da, hikayenin ağırlığı ve karanlık yapısı değişik bir kokteyl oluşturmuş. Aslında bana Sin City filmi tadında bir his yaşatan . White Night, görsel olarak kesinlikle başarılı. Karakter modeli birbirine benzer yapılar kullanılmış olsa da oyunun mekan dokuları ve ışık efektleri gayet doyurucu. Ses ve müzikler açısından ise . White Night ortalamanın üzerinde bir yapım. Özellikle müzikler konusunda atmosfere uygun müzikler kullanılmış, bu açıdan yapımcı firmayı kutluyorum.

Kısa oyun süresi ve zorlamayan bulmacaları sizleri aldatmasın. Karşınızda anlatmak istediğini en yoğun şekilde anlatan, dünyasında kaybolabileceğiniz, harika müziklerle ve görsellerle süslenmiş bir yapım duruyor. Hayatınız boyunca hiç point-click adventure tarzında bir yapım oynamadıysanız White Night kesinlikle iyi bir başlangıç olacaktır. Bu türün hastasıysanız, White Night başarılı bir deneyim olacaktır. Yani her ihtimalde de White Night, oyun severlerin tadına bakmaları gereken bir çalışma olmuş. OSome Studio kendim adına çok teşekkür ediyorum. Sonuçta bu türde oyunlara olan hasretimi biraz olsunda dindirme fırsatı buldum.