-->
Dying Light Oyun İnceleme

Harranlı Zombiler… Urfa harrana düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu? Bu klişe soruya şimdiye kadar verilen tüm cevapları unutun. Çünkü bu harran çok farklı… Herkesin bildiği üzere zombi oyunları artık belli bir kitleye ulaşmış ve oturmuş bir yapıya sahip korku/gerilim adı altında yerini sağlamlaştırmış durumda. Bunun üzerine birçok yapım beğeniliyor veya beğenilmiyor. Yine bir […]

16.02.2015 | ulasufuk

Harranlı Zombiler…

Urfa harrana düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu? Bu klişe soruya şimdiye kadar verilen tüm cevapları unutun. Çünkü bu harran çok farklı… Herkesin bildiği üzere zombi oyunları artık belli bir kitleye ulaşmış ve oturmuş bir yapıya sahip korku/gerilim adı altında yerini sağlamlaştırmış durumda. Bunun üzerine birçok yapım beğeniliyor veya beğenilmiyor. Yine bir zombi oyunu ve eksilereriyle, artılarıyla karşımızda. Oyunun hikâyesine değinmeden önce hemen kısa bir ön bilgi verelim. Dying Light, gece-gündüz döngüsü içerisinde yer alan ve gerilimden çok aksiyon / korku türünde bir zombi oyunu. Geliştiriciliğini Techland’in üstlendiği oyunun yayımcılığını Warner Bros. Üstlenmiş durumda. Çok konuşulan konu ise oyunun Harran’da mı geçtiği ve Kurtuluş Savaşı’ndan sonra mı olduğuydu. Oyun yapımcıları bizlere oyunun Harran’da geçtiğini duyurmuştu. Lakin oyunu oynayanlarda fark edebilir ki oyunun Harran ile alakası yok. Bir süre sonra yapımcılardan bir açıklama daha gel diki bu açıklama oyunun İstanbul’dan esinlendiği yalnızca adına Harran konulduğu idi. Lakin oyunda Türkiye ve İstanbul bakımından çok çok az kesit vardı. Başörtülü zombiler vardı evet, bunun dışında Zafer, Gazi, Selma ve Süleyman isimli karakterler de vardı.

 
Dying-Light-İnceleme1
 

Lakin şehirdeki hiçbir şey Türkiye ile alakalı değildi. Bu bakımdan siz bilmeyenler de üzülmüş olabilirler ama emin olun ki Dying Light Türkiye’de değil diye hayal kırıklığı olacak bir yapım değil. Oyunumuzdan kısaca bahsettik, şimdi biraz hikâyeye değinelim. Şunu belirtmek isterim ki oyunda mükemmel bir parkur sistemi var. Bazen oyunda kendimi Assasins Creed sanmadım değil. Zombilerden kaçmak için binaların üstünde gezmeniz çoğunlukla yeterli oluyor zaten. İlk baştaki zombilere zombi diyemiyorum zaten tek yaptıkları kalabalıklık.

Kyle Crane adındaki karakterimiz ile bir operasyon için ”Harran” adlı şehire uçak ile gitmekteyiz. Yapılan konuşmada bize gerekli bilgiler verildikten sonra uçaktan paraşüt ile atlıyor ve şehre iniş yapıyoruz. Ardından yaşanan 1-2 olay ile zombiler bize doğru geliyor ve bir zombinin ısırığından kaçamıyoruz. Oyun zombi film, dizi ve oyunlarındaki klasik bir altyapı hikâyesiyle gelse de içeriğinin bambaşka olduğunu oyunun ilerleyen vakitlerinde öğrenebiliyoruz. Şehir tamamiyle zombi salgınıyla çevrilmiş olsa da oyunda zombiler kadar birçok yaşayan insan da mevcut. Bu insanlar bir merkez kuruyor ve yaşamak adına yapılan mücadele başlıyor. Evet, gördüğünüz üzere klasik gibi görünüyor.

 
Dying-Light-İnceleme2
 

Oyunda gelişmiş bir upgrade sistemi de mevcut ve bu şekilde Kyle kendi silahlarını yapabiliyor. Tabii ki sadece silahlar değil, aynı zamanda ilkyardım çantaları, kilit açmak için anahtarlar ve zombileri “yakıp kavuran” molotof kokteylleri de üretebiliyoruz. Aynı Dead Island’da olduğu gibi Dying Light’ta da silahların bir “dayanabilirliği” oluyor ve bir süre sonra işlevsiz kalıyor. O zaman yakın dövüşe girerim diye de düşünmeyin çünkü fazla dövüşünce Kyle yoruluyor, nitekim o da bir insan!

Oynanabilirlik olarak eminim hepiniz kısa sürede alışacaksınızdır çünkü tipik bir FPS diyebilirim. Hele daha önceden açık dünyada geçen zombi oyunlarını denediyseniz, adeta “evinizde gibi” hissettirecek Dying Light. Arada tek bir fark var, Kyle biraz daha hareketli bir karakter ve onunla yapabilecekleriniz daha çeşitli. Kendisi adeta yorulmak bilmez bir karakter ve yakın dövüşte de çok kabiliyetli. Üstelik üç farklı yetenek ağacı bulunuyor ve 15 saatin üzerinde süren oyunda birçok farklı skill açabiliyorsunuz.

 
Dying-Light-İnceleme3
 

Oyunumuzdaki en önemli iki özellikten kısaca bahsetmek gerekirse ilk olarak parkur sistemi ikinci olarak ise gece-gündüz döngüsünden bahsetmemiz gerekir. Parkur sistemine Mirror’s Edge oynayanlar fazlasıyla aşinadır. Oyunun bütün haritası parkur halinde biz oyun severlere sunulmuş durumda. Şöyle ki oyunun haritası zıplamaya ve tırmanmaya müsait hale getirilmiş durumda. Keşfediyorsunuz, dövüşüyorsunuz, çatıdan çatıya zıplıyorsunuz, tırmanıyor, görev tamamlıyor ve bolca tecrübe puanı kazanıyorsunuz. Tabii tüm bunlar da yeni yetenekler olarak geri dönüyor. Bu sayede de oyun devamlı kendini yeniliyor ve her yeteneği tatmak istiyorsunuz. Ayrıca Kyle’ın bir de “hayatta kalma hisleri” bulunuyor ve bu sayede çevredeki alınabilecek her şeyi görebiliyorsunuz. Açıkçası Dying Light’ı oynanabilirlik açısından oldukça eğlenceli buldum. Başında saatler boyunca tutmayı çok iyi başarıyor. Görsellik açısından karakter tasarımının kalitesi ve detaylandırmasından başlamak üzere neredeyse tüm ayrıntılar başarılı olmuş.

Dying Light yenilikçi ve klişe oyun hikâyesi, açık oyun dünyası, co-op oynanışı ve bol aksiyon sahneleriyle ortalamanın üstünde bir oyun olduğunu daha ilk bakışta hissettiriyor. Ancak, alışılagelmişin dışındaki çizgisi ile muhafazakar “Survival Horror” oyuncularının biraz çekinerek yaklaşacakları bir oyun olduğunu da belirtmek gerekir. Bu nedenle genel olarak ortalamanın üzerinde bir oyun olan Dying Light bizden geçer not almayı başarılıyor.

 



Popüler Haberler


2K, bugün TopSpin 2K25 Centre Court Passes’iduyurdu, bu launch içerik programı ve aylarca yeni zorluklar ve ödüller sunuyor.


Orta Çağ’ın Gerçekçi Dünyası Geri Dönüyor!


Fallout dizisinin yayınlanmasıyla beraber Fallout 4, Avrupa’da en çok satan oyun unvanını ele geçirdi!


Sega’nın efsanevi beat’em’up oyunu Golden Axe, Comedy Central tarafından animasyon dizisi olarak yeniden hayat buluyor!