Aşk, İhtiras, Güç, Yalanlar…

Edebiyat dünyasının görsel sanatlara uyarlanmasına daha önce birçok kez şahit olmuşuzdur. Özellikle fantastik kurguların yer aldığı yapımların birçoğu roman dünyasından beslenmektedir. Bu konuda sayısız örnek verilebilir. Romandan esinlenerek TV ya da sinemaya uyarlanan yapımların en popülerlerinden biri kuşkusuz Amerikalı yazar George Martin’in 1996 yılında yayımlanan A Song of Ice And Fire isimli serinin ilk romanı olan Game Of Thrones’tur. Ülkemizde de hatırı sayılır bir izleyici kitlesine sahip olan yapımın dünya çapındaki popülaritesi dijital oyun yapımcılarının da iştahını kabarttı birkaç oyun denemesi yapıldı ama ne roman nede TV deki başarısının çok uzağında kaldı. Bu duruma el atan Telltale Games ilk Game Of Thrones oyununu Episode1 biz oyun severler ile buluşturdu. Her dizi/film uyarlama oyunlarında olduğu gibi Game Of Thrones için de ön yargılar fazlaydı. Daha önce birçok uyarlama fiyasko ile sonuçlanmıştı. Tüm bu ön yargılarımızı boşa çıkaracak bir yapım ile mi karşı karşıyayız yoksa oyun severlerin makûs talihi devam mı ediyor…

Telltale Games bugüne değin pek çok zor işin altından kalkmayı başardı. Monkey Island gibi değişimi asla kabullenmeyen bir kitleye sahip oyunda da harikalar yarattı. İncelemenin en başında şunu belirtmeliyim ki her ne kadar Macera, Drama türünde bir yapım olarak göze çarpsa da Game of Thrones ağırlıkla diyalog ve senaryo tabanlı bir oynanışa sahip. Bu nedenle romanı okuyan ya da diziyi seyreden oyuncuların oyunun tadını çok daha özümseyebileceklerini söyleyebilirim. Tabi oyunda yoğun diyalog olunca belirli bir seviye İngilizce ihtiyacı gerekebilir. Gerçi oyunun dili çok ağır değil. Her ne kadar romanın gidişatına sadık kalınmış olunsa da dil olarak çok ağır edebi bir dil tercih edilmemiş. Oyunun senaryosu bu kadar önem kazanınca çok az da olsa hikâyeden bahsetmek gerekiyor. Hikâye örgüsü anlamında diziyi takip eden oyun, üçüncü sezonun sonunda başlıyor ve beşinci sezonun başlangıcına kadar da devam edecek. Yani en az üçüncü sezon Game of Thrones izlememiş iseniz, oyunda göreceğiniz bazı şeyleri anlamamanız ve dahası çok önemli konularda spoilera maruz kalmanız olası. Ancak neyse ki, dizinin hikâyesini birebir alıp oyuna olduğu gibi aktarmayı tercih etmemiş.

Oyunun ana teması diyaloglar üzerine kurulu hal böyle olunca sabır sız oyun severler için uzun diyaloglar biraz can sıkıcı hal alabilir. Ama yapımın hayranları için ise bu bulunmaz bir nimete dönüşebilir. Kaldı ki diyaloglarda bazı anlarda tercihler yapmamız gerekiyor. Yapacağımız tercihler oyunun gidişatını etkileyebiliyor. Diyaloglar üzerinden hissettirilen boğucu atmosferin oyunun King’s Landing bölümlerinde çok iyi işlendiğini gözlemledik. Daha önce de Telltale oyunlarında ağzımızdan çıkan cümleleri seçerken zorlanıyorduk evet ama hiç bu kadar dikkatli seçimler olmamıştı. Özellikle Mira tarafından sorgulandığı sahnede ecel terleri dökeceğinizden hiç şüpheniz olmasın.

Oyunun teknik detayları ise belki de en çok eleştiriye maruz kalacak yönü. Bir kere görsel olarak karakter tasarımları haricinde -ki onlarında mükemmel olduğunu söyleyemem- çevre tasarımlarından tutun da kaplamaların zayıflığına kadar birçok grafiksel detayı beğenmedim. Açıkçası oyunun grafiksel yönünün daha ağır basmasını beklerdim. Karakterimizin etkileşimde bulunduğu tüm çevre oldukça zayıf detaylandırılmış. Oyunun işitsel öğelerine gelecek olursak. Oyunun açılış ve sunuş anlarında çalan ve TV dizisinden aşina olduğumuz ezgiler havaya girmenizi sağlıyor. Ancak diyaloglarda bu durum o kadar başarılı değil. Seslendirmeler konusunda kulağı tırmalayan bir durum söz konusu değil hatta ana karakterlerin gayet iyi seslendirildiğini belirtmeliyim. Her bir karakterin dizideki oyuncular tarafından seslendirilmiş olması. Tyrion ile olan her diyaloğun tadını çıkarın deriz. Seslendirme tarafına bu kadar özen gösterilmişken görsel kısımda yaşanan aksaklıklar beklenmedik bir sürpriz oldu.

Genel değerlendirmeye gelecek olursak. Oyunun artısı ya da eksisi ne denilecek olursa… Bana göre Game of Thrones’un en büyük artısı ismi. Oyun ismini aldığı yapıma sadık kalmayı başarmış. Yani bir Star Wars serisi gibi ismi alıp çoık farklı mecralara dalmamış. Zaten oyunun gelişim sürecinin tamamında George Martin’in işi sıkı sıkıya takip ettiğini belirtmeliyim. Bu durum sizleri oyunu oynarken romanın bahsettiği diyarlara ve olaylara götürmeye yetiyor. Peki, yapımın eksi yanları ne diyecek olursak. Game of Thrones isminin üzerine bir şeyler koyamaması ve oyun dünyası için bir yenilik getirememesi diyebiliriz. Sonuçta TV serisinin ve romanların hayranları oyun versiyonunu mutlaka denemeliler diyebilirim.