Düşmanı etiketlerken de dikkatli olmalısınız, çünkü bu çoğu zaman siperden çıkıp kendini görünür hale getirmek demek oluyor. Eğer görünürseniz oyun size bir şans tanıyor. Düşman askeri sizi görür görmez zaman bir kaç saniyeliğine yavaşlıyor. Eğer bu kısa süre içinde sizi gören düşmanı etkisiz hale getirebilirseniz yırttınız demektir. İşin cilvesi şu ki, zaman yavaşladığında kamera otomatik olarak sizi gören düşmana odaklanmıyor. Ekrandaki beyaz iz yardımıyla kime göründüğünüzü sizin bulmanız lazım. Buldunuz buldunuz, bulamadınız…
 

 
Bütün üs alarm durumuna geçiyor. Düşmanlar her yerden bulunduğunuz noktaya doğru koşuyorlar. Kısa sürede çepeçevre sarılmanız işten bile değil. Bu durumda iki seçeneğiniz var. İlk olarak yeni nesil oyunlarda alıştığınız üzere silahlı çatışmaya girebilirsiniz. Oyun bu noktada çok akıcı bir kontrol ve oynanış sunuyor. Hızlı hareketlerle düşmanlarınızı vurabilir, kendinize yol açabilirsiniz. Koşarak düşmanın elindeki silahı alıp düşmanı vurabilirsiniz. Koşarken birden yere atlayıp yattığınız yerden daha isabetli atışlar yapabilirsiniz. Yine de dikkatli olmalısınız. Saklanmadığınız müddetçe düşmanlar son birime kadar üstünüze gelecekler ve size saldırmaktan geri durmayacaklardır.

Oyunun görsel tasarımı ve mekan kurguları hakkında söylenecek tek bir kelime var “Başyapıt”…Playstation’un sınırlarını sonuna kadar zorlayarak bizlere uzun süre unutamayacağımız görsel bir şölen hazırlamış. Çevre etkileşimleri o kadar mükemmel ki bazen oyunda dakikalarca durup etrafı seyredesiniz geliyor.
 

 

Son olarak Gelelim MGS 5: Ground Zeroes’ın eleştireceğim tek noktasına yani beni rahatsız eden tek Kısıma yani oynanış süresine MGS 5: Ground Zeroes aşağı yukarı iki saatlik bir oynanış deneyimi sunuyor bizlere ve sürenin nasıl geçtiğini gerçekten anlamıyorsunuz. Ana öykü tamamlandıktan sonra açılan 5 farklı yan görevle, oynanış sürenizi biraz daha artırmak mümkün olsada maalesef bu sürede sizi çok tatmin etmeyecektir.