Korku ve Gerilime Hazırmısınız?

Şimdi şöyle bir düşünelim. Elimizde sinema sektörünün en ilgi çekici bilim-kurgu yapımlarından biri var. Şimdiye kadar dijital oyun dünyası ile buluşan Alien oyunlarının sayısı birçok başarılı oyun serisinin kat be kat üzerinde. İlk Alien oyununun 1982 yılında geliştirildiği düşünülürse ne denli geçmişe sahip bir serüvenden bahsettiğim anlaşılabilir. Şimdiye kadar bizlerle buluşan ve okurlarımızın hatırladığı Alien oyunlarından çoğu yılın oyunu olacak kadar büyük beklentilere sahip değildi. Oyunun kurgu olarak binlerce oyuna ilham kaynağı olduğu ise aşikâr bir durumdu. Ancak her zaman belli bir skala’nın üzerinde bir seyir seyreden Alien oyunlarının kalitesi, oyunun hayranları tarafından tatminkâr bulunuyor. Alien kurgusu genel olarak herkesin bildiği bir hikâyenin yeniden yorumlanması şeklinde ilerlemiştir. Uzayda yalnız olmadığımız fikrinden doğan ve bizleri yok etmeyi amaçlayan ne idüğü belirsiz yaratıkların insanoğlu ile etkileşimini konu alan ana kurgu yıllar boyu değişmemiştir. Bu sefer karşımızda diğer Alien oyunlarından çok farklı bir oyun var, bu sefer karşımızda sadece bir yaratık var.

Oyunda ilk Alien filmden hatırlayacağımız, Ellen Ripley’in kızı Amanda ripley’ i kontrol ediyoruz. Uzun yıllardır annesi ile ilgili bilgi alamayan Amanda’ya Weyland-Yutani çalışanlarından sevindirici haber gelir. Annesini kaybolduğu Nostromo’nun kara kutusunun bulunduğunu ve Sevastapol istasyonuna gittiğini, haber veren Weyland-Yutani çalışanları ufak bir ekip ile oraya gideceklerini söylerler ve Amanda’nında kendilerine katılıp katılmayacağını sorarlar.  Amanda ise belki de annesinin geçmişine dair bilgiler bulma umudu ile bu teklifi kabul eder ve maceramız bu şekilde başlamış olur.  Weyland-Yutani çalışanları ile Sevastapol istasyonuna vardığımızda orada yalnız olmadığımızı anlıyoruz. Ciddi bir yaşam mücadelesinin yaşandığı istasyonda bizim gibi insanlar dışında Xenomorph ile yüzleşiyoruz. Alien kurgusunun ana kriteri bizden gelişmiş yaratıklar ile mücadele içinde olmamızdır. Bu kurgu daha önceki oyunlarda mükemmel işlenmiş diye bir genelleme yapamam ama bu oyunda mükemmel işlenmiş.

Oyunun atmosferi gerçekte anlamda çok başarılı Sevastapol’a adım attığımız andan itibaren 80’lerdeki bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi hissediyoruz kendimizi. Ankesörlü telefonlar, tüplü bilgisayarlar oyunda tam bir Retro havası hâkim. Tüm bu mekânlar aslına uygun hazırlandığı gibi, filmde olan olayların etkisi aynen yansıtılmış. Mesela yaratık saldırısına karşı yerleştirilen ikiz bataryalar, oyunda aynı yerde duruyor. Temel oyun yapısı hayatta kalma ve saklanma üzerine kurulu Alien Isolation yapısı gereği korku ve gerilim öğelerini iliklerinize kadar hissetmenizi sağlıyor. Fps kamerasına sahip bir oyunun ağır ilerleyen gerilimi, ağır ağır işleyen bir yapıya sahip olmasına pek alışık değiliz. Creative Assembly ekibi burada büyük bir risk alarak oyunun hakkını vermeyi de başarıyor.

Oyundaki korku ve gerilim öğelerini her daim yaşıyorsunuz, karanlık koridorlarda ‘Alien’ çığlıkları, her an her yerden saldırabilecek olan Xenomorph tehlikesi, ekran başında sürekli tedirgin olmanızı sağlıyor. Sizden çok daha güçlü olan düşmanlarınızın sağda solda bıraktığı paramparça cesetler, arka fonda bulunan müzik ve karanlık bölgeler, korkunuzu sürekli kılacak. Sahip oldukları teknoloji sayesinde sese çok duyarlı olabilen Xenomorph’lar duvarlarda yürüyerek her yerden saldırabilen ‘Alien’ kaçacağınız için, daha hareketli ve aksiyon dolu sahneler sizi bekliyor. Karanlık bölgeler, ışıktan yoksun koridorlar ve odalar, ‘Alien’ların en büyük dostu. Xenomorph’lar sizleri göremezken, siz onları görebiliyor ve sessizce hareket edip onları bir anda kötü bir sürprizle karşılaştırabiliyorsunuz. Çeşitli sesler ile dikkatini dağıtıp farklı yollar izleyebiliyor, ihtiyaç duyduğunuzda saklanabiliyorsunuz.