Grafikler, yeni nesil oyunlarla kıyaslandığında biraz düşük kalitede kalabiliyor ancak oyunda grafiklerden çok oynanabilirliğe yoğunlaşılmış olduğu belli. Genelde karanlık bir ambiyansta geçen oyunda grafikler çok rahatsız etmiyor. Oyunun fonunda bir müzik yok, genel olarak ortam seslerini duyuyorsunuz. Zaten sesler, size yön verebilecek ve ortama hakim olmanızı sağlayabilecek en önemli faktör.

Korku oyunu tutkunlarındansanız, ilk olarak hangi tür korkuyu ele aldığınıza bakmamız gerekli. Kimileri yalnızca en ufak bir karanlık ortamdan korkarken, kimileri üzerlerine gelen ağzı, yüzü kayık canavarlarla dalga geçiyor. Bu noktada sizler için -iyi mi desem kötü mü desem- bir haberim var: Daylight ile her türden korkuyu kalbinizin en karanlık köşesinde hissedeceksiniz. Karanlık mı? Tek ışık kaynağınızın elimizdeki tek şey bir cep telefonu? Peki karşınızdaki düşmanların kiminin sadece deli, kiminin mutasyona uğramış bir yaratık, kiminin ise belirli olmayan bir doğa üstü varlık olduğunu? Öyleyse oyun boyunca ilerleyeceğiniz yerin Unutmadan, zaten kendinizi savunmak gibi bir durumunuz yok, tek çareniz ölmek; ya da saklanmak.

Son olarak Daylight benim uzun süredir merakla takip ettiğim ve çıkışını en nihayetinde yapmış olan fps bakış açısından oynanan korku temalı bir yapım. Yaklaşık 3 saate varan oynanış süresini az bulmuş olsamda gerçek anlamda saf korku öğelerini iyi yansıttığı için benden geçer not almayı başarıyor.