Orta Dünya’da küçük çatırdamalar başlıyor

Oyun dünyasının en önemli isimlerinden olan Lego markası ile edebiyat ve sinema dünyasının en önemli yapıtlarından biri olan The Hobbit ismi bir araya geliyor. Yapımcıların bu muhteşem kurguyu Lego dünyası ile birleştirip şamataya dönüştürmeyi düşünmelerinin çok uzun sürmediği aşikâr. Başlıktan da anlaşılacağı üzere efsanevi Lego evreni kapılarını bir başka efsane için açmanın heyecanını yaşıyor.

Lego oyunlarının belirli bir yaş kitlesine ve bu kitleyle zaman geçirmek isteyen bireylere yönelik olduğunu hikâyelerin anlatılışında, oynanış mekanizmasına ve bulmacaların rahat çözümlerine bakarak anlayabilirsiniz. Peki, bu onları kötü mü yapıyor? Lego oyunlarını oynayan herkesin bir süreliğine gerçekten zevk aldığı doğru. Fakat hedef kitlenin yaş ortalamasının düşüklüğü, yaşça büyük bireylerde biraz sıkıntı yaratabiliyor. Bulmacaların basitliği, bütün oyun boyunca aynı şeyin yapılması yaşça büyük kitleyi bir süre sonra yoruyor, eğlenceyi yok ediyor. Daha önceleri ne süper kahramanlar, ne özel yapımlar bu şamatalı evrenin misafiri olmuştu. Artık sıra edebiyat ve sinema dünyasının en önemli başyapıtlarından olan The Hobbit’e gelmişti. Bu muhteşem evrenin Lego dünyasındaki etkisini test etmek de bizlere düşmüştü. O zaman hazırsanız o tılsımlı evrene yolculuğa başlayalım…
 

 
Gizemli ormanlar, renkli Cüceleri, Büyücüleri, sahip olduğu diğer tüm detayları ile Orta Dünya Lego yorumu ile bizleri karşılıyor. Bu fantastik evren özünde birçok vahşi unsuru barındırsa da hikâyemiz Lego dünyasında geçtiği için daha açılış videosunda ciddiyet yerini mizaha bırakıyor. Hikâyemiz kitaplasın aslına bağlı kalarak tasarlanmış olsa da tüm senaryoya Lego dünyasının ana kurgusu olan eğlence tesir etmeyi başarmış.

Lego The Hobbit üçlemenin tüm ana hikâyesini konu alıyor. Aslında üçleme demek yanlış bir tabir olur, zira henüz üçüncü filmi izleyemedik. Bu nedenden yaratıcı firma acele etmiş veya oyunu daha fazla sattırma peşinde olsa gerek ki Lego The Hobbit, şimdilik sadece iki filmin detaylarını barındırıyor. Tabi ben burada uzun uzadıya tüm hikâyeyi anlatmayacağım. Kaldı ki neredeyse 5 yaşındaki okurlarımız bile Yüzüklerin Efendisi dediğimizde bir yüzüğün peşinden gidenlerin serüveninden bahsedildiğini biliyordur. (Biraz fazla mı attım ne) Evet oyunumuzda da ana hikâye aynı seyirde ve sırada ilerliyor ancak oynanış açısından her zaman geniş bir serbesti sunan Lego oyunları bu özelliğini aynen devam ettiriyor. Bu serbesti sadece etrafı istediğimiz gibi yıkıp dökme açısından değil, senaryo açısından da bakıldığında yer yer ana hikâyenin yanı sıra yan görevlerin sunumu şeklinde de gerçekleşiyor.
 

 
Lego oyunlarının ana unsurlarını üç kategoriye ayırabiliriz. Mizah, hareket serbestisi ve katıksız eğlence. Bu üç unsur Lego The Hobbit uyarlamasında da fazlasıyla mevcut. Daha önce de belirttiğim gibi daha oyunun en başındaki anlatım videolarından bile oyundaki mizah olgusunun nerelere gidebileceğini kestirebilirsiniz. Hikâye anlatımının her anına irili ufaklı birçok espri giydirilmiş. Böyle olunca da kendinizi klişe filmlerle dalga geçen Amerika komedi filmlerinde gibi hissediyorsunuz. Ayrıca Lego oyunlarının olmazsa olmazı olan vur-kır-parçala sistemi sonuna kadar kullanılmış. Yine oyun boyunca önünüze gelen her şeye var gücünüzle saldırıyor ve etrafa saçılan Lego parçacıklarını topluyorsunuz. Peki, katıksız eğlence mi nasıl oluyor. İlk iki neden gerçekleştiğinde kaçınılmaz olarak gerçekleşiyor…