Eski Bir Dostla Tekrar Buluşma…

Metal Gear efsanesini başından sonuna takip etmiş arkadaşlara daha şimdiden derin bir ” off ” çektirmiştir. Efsaneye henüz tanık olmamış ya da kıyısından köşesinden takip edebilmiş olanlar için önemli bir uyarı ” Bu bir Metal Gear Solid oyunudur, FPS oyunları ve türevleri ile kıyas kabul etmez ! “. Peşin peşin söylemek lazım ki, bu oyun görsel açıdan PlayStation 4 ve PlayStation 3  oyunları arasında görüp görebileceğiniz en sağlam oyunlardan biri olmuş.

Bundan birkaç zaman önce dünyanın en büyük oyun fuarı E3’te yaşadığımız heyecanı hatırlıyor musunuz? Konami’nin internet sitesine düşen bir sayaç ve sonrasındaki gizemli fragman yüreğimizi ağzımıza getirmişti. Ardından açıklanan The Phantom Pain’in aslında bir MGS oyunu olduğunu ortaya çıkmıştı. Daha sonrasında Kojima da bu durumu onaylayarak MGS severlere müjdeyi vermişti. Oyunun detaylarını öğrendikçe ise işin rengini daha iyi anlamaya başlamıştık. Kojima diyordu ki, “The Phantom Pain serinin devam oyunu olacakken, MGS 5: Ground Zeroes ise The Phantom Pain için bir ön hazırlık oyunu olacak. Hazırlık oyunundan kastım pek çok oyunda gördüğümüz ‘Prologue’ kısmı, farklı bir oyun olarak Ground Zeros adı altında ile oyunculara sunulacaktı. Bunun üzerine bir şey söylemesi gerekmiyordu Kojima-san’ın. Bu, oyunu bekleyen bizlerin heyecanlanması için yeterli bir sebepti. Ve oyunu ilk duymamızdan tam bir süre sonra işte ellerimizin arasında tutuyoruz MGS 5: Ground Zeroes’u
 

 
Daha önce bir Metal Gear Solid serisinden bir oyun oynadınız mı? Eğer oynamadıysanız çok şey kaybediyorsunuz demektir. Ama şu kadarını söyleyeyim. MGS 5: Ground Zeroes seriye başlangıç için iyi bir seçim olabilir. Eğer seriye az çok hakimseniz bir Metal Gear Solid hikayesinin nerelere varabileceğini, karakterlerin ne kadar detaylı işlenebileceğini ve oynanışın ne denli derin olabileceğini biliyorsunuzdur. Solid Snake’in oyun dünyasına kattıklarını saymaya kalksak bitiremeyiz heralde. En çarpıcı olarak verebileceğimiz örnek, gizlilik öğelerinin kullanılması olsa gerek. Bir oyunun karakterini oluşturan ve atmosfer katan en önemli öğenin gizlilikten oluşması, Metal Gear Solid serisiyle birlikte dönüm noktasına varmıştır.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki MGS serisi tadını, günümüzün gelişen grafik ve ses teknolojisini oyun içerisinde yaşatabileceği aksiyon ve adrenalin duygusundan öte, hikayesi, felsefesi ve kendine has yapısı ile bizlere yaşatır. Sinematik anlamda birçok Hollywood filmine taş çıkaracak nitelikteki senaryosu ile oyuncuya yaşatması gereken duyguyu her yönü ile yaşatır. Hani başarılı bir oyunun kendine has dünyasında gözleriniz ekrandaki görüntüyü algılamanın ötesine geçer, oynadığınız karakter ile o dünyada beden bulursunuz ya, MGS bu tanımın sözlük anlamıdır. MGS zekice tasarlanmış bir FPS ya da türevi bir oyun değildir. Bu efsaneyi anlatabilmek için kelimeler yetmez, birebir o atmosferi yaşamak gerekir.
 

 
Metal Gear Solid serisi bu oyunla birlikte açık dünya türüne de geçiş yapmış. Aslında açık dünyaya geçiş yapmış demek yerine, ‘eskisine göre tam bir açık dünya olmuş’ dememiz daha doğru olur. Çünkü yeni MGS, eski oyunlarda yer alan ‘bir kapıdan geçince araya giren yükleme ekranlarını’ ortadan kaldırmış ve ortamları daha da genişletmiş. Onun dışında mantık eski oyunlardaki ile aynı. Sızmanız gereken bir yer ve buraya nereden gideceğiniz tamamen size bırakılmış durumda. Tabii açık dünyanın verdiği avantajlar ile daha geniş bir görüş açısına ve daha geniş bir taktik kurma şansına sahip olabiliyorsunuz. Üstelik açık dünyanın bir avantajı da artık araç kullanabiliyor olmanız.

Kamyon, araba ve hatta tank kullanarak Ground Zeroes’ta araçların tadına biraz baktım ve oldukça başarılı sürüş dinamiklerine sahip olduklarını gördüm. Tabii araçların olayı sadece sürüş keyfi değil, düşman araçlarını kullanarak düşman sahasına sızmak gibi çeşitli taktik avantajları da var.