Efsane Geri Döndü…

Aklıma bir reklam filminin sloganı geliyor “Efsaneler asla ölmez, sadece şekil değiştirir…” . Diablo serisinin kısa bir tarihçesine göz atacak olursak, ilk Diablo oyunu 1996 yılında piyasaya teşrif etmiş ve 2001 yılı sonu itibariyle tüm dünyada iki buçuk Milyondan fazla satmıştı. Bu aynı zamanda da Blizzard firmasının da önlenemeyecek yükselişinin habercisiydi. Hack’n Slash türünün kendi ismiyle anılmasını sağlayan ( bu tür oyunları tarif edebilmek için “Diablo tarzı oyun” denirdi.) oyun, aynı zamanda oyun dünyasında daha önce eşi benzeri görülmemiş bir duruma daha neden olmuştu Diablo. İlk kez başka bir firma (Sierra Entertainment –  Diablo: Hellfire 1997) tarafından ek görev paketi hazırlanmıştı. Sayısız ödül kazanan ilk Diablo oyunun üzerinden 4 yıl geçtikten sonra 2000 yılında Blizzard işe koyulmuş ve ikinci Diablo efsanesini biz oyun severlerin kullanımına sunmuştu. Şüphesiz tüm Diablo severlerin hem fikir olduğu bir konu var ki Diablo 2’nin yeri bambaşka. Satış rakamları da bunu kanıtlar cinsten, neredeyse ilk oyunun iki katı gibi bir satış rakamını yakalayan Diablo 2, çıktığı tarihin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen hala oynanan ender oyunlardan biri olma başarısına da sahip…
 

 
Gelelim asıl konumuza, efsanelerin efsanesi olarak adlandırılacak olan Diablo III: Reaper of Souls’e. Bir oyun sitesinde Diablo 2 ile 3 arasında beklenen sürede neler yaşandığının anlatıldığı mizahi bir yazı okumuştum. Gerçekten 12 yıl göz önüne alındığında neredeyse bir neslin değiştiğini görebiliyoruz. Diablo III piyasaya çıktıktan bir süre sonra Blizzard firması oyuna eklenti paketi çıkaracağını duyurmuştu ve aradan bir buçuk seneden fazla bir süre geçtikten sonra Diablo III’ün eklenti paketi “Diablo III: Reaper of Souls” duyuruldu ve nihayetinde oyun elimize ulaştı. Hâlbuki ilk oyunun ardından 4 yıl sonra ikinci oyun çıktığında üçüncü oyununda yaklaşık dört yıl sonra çıkacağı yönünde beyin zorlamaları yaşanmıştı. Tabi bu durum günümüzde de şu şekilde bir Aristo mantığı şeklinde işliyor: “Abi, ilk oyunla ikinci oyun arasında 4 yıl var. İkinci oyunla üçüncü oyun arasında 12 yıl var. Demek ki üçüncü oyunla dördüncü oyun arasında dört yıl fark olacak. Yani 2016 da Diablo 4 çıkacak…” Durum o kadar da kolay değil.
 

 
Önce şöyle kısaca bir Diablo III: Reaper of Souls hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Ama kısaca. Çünkü bu büyük hazzı sadece oyunu oynayanların tatmasından yanayım. 7 büyük iblisi kendi bedeninde toplayan Diablo artık Prime Evil haline gelmişti ve en nihayetinde Diablo III’ün sonunda Prime Evil’ yenmeyi başarmıştık. Ancak Diablo III’ün en önemli noktalarından biri olan Black Soulstone halen büyük bir sorun teşkil ediyordu. Tyrael bu taşın yok edilip edilmeyeceğini bilmiyordu ve en nihayetinde Black Soulstone’u ilerleyen zamanlarda incelenmesi için saklamaya karar vermişti. Black Soulstone, Tyreal tarafından eğitilen bir grup tarafından korunuyordu ancak hiç beklenmeyen bir şey yaşandı ve Bilgeliğin Baş meleği “Malthael” Black Soulstone’un bulunduğu mekâna saldırıp Black Soulstone’u ele geçirdi.

Her Diablo oyununda olduğu gibi Diablo III: Reaper of Souls’da hikâyeye yeni başlayanlar için bir özet geçiliyor. Daha önce bu seri ile hiç tanışmamış arkadaşlara tavsiyem bolca bulacağınız Diablo fan sitelerinden genel hikâyeyi biraz okumanız. Bu hem hikâyeyi anlamanızda oldukça yardımcı olacak hem de böyle bir efsaneye daha bir saygı duymanızı sağlayacaktır. Diablo hayranlarının “artık yeter detaylara geç” dediklerini duyar gibiyim.