Blizzard diğer oyun firmalarından ciddi anlamda ayrılan bir firma. Çok geniş aralıklarla çıkardığı oyunlardan her biri baş yapıt niteliğinde ve bunu da çok iyi bir şekilde kullanıyor. Oyuncuların isteklerine cevap verme bakımından zamansal gecikmeler yaşatsa da yapmış her oyununa yapmış olduğu devrimsel iyileştirmeler ile bir şekilde oyun severlerin gönlünü çalmayı da başarıyor. Tabi bu süreç Diablo gibi oyunlarda bazen çuvallasa da (aslında çok geç de olsa bir takım sürprizlerle gönül almaya çalıştı ama…) genel itibariyle firmanın saygın bir imaj kazanmasını sağlıyor. Bu konuda Blizzard’ın hakkını vermek gerek. Biz Starcraft 2 minvalinde olaya baktığımızda ise görüntü şu; oyunun bir önceki ek paketi oyunun ana ırklarından biri olan Terran’ların hikayesini konu alıyordu, Hearts Of The Swarm da bu yoldan ilerliyor. Ancak farklı bazı durumlar söz konusu. Bir kere Heart Of The Swarm (HOTS) sadece ana bir ırkın hikayesini derinlemesine anlatmakla sınırlı kalmamış. Bunun yanı sıra oyuna getirdiği 7 yeni birim, 26 yeni harita ile oyunun temel oynanış dinamiklerini de derinden etkilemiş. Bu etkinin olumlu veya olumsuz yönde olup olmadığını ise ilerleyen bölümde açıklamaya çalışacağım.
 

 
Oyunun az önce de belirttiğim gibi derin bir hikayeye sahip tek kişilik modu olduğu gibi çarpıcı da bir çok kişilik modu bulunuyor. Öncelik her zaman olduğu gibi tek kişilik modda. Hikayenin kurgusu gerçekten kusursuza çok yakın. Kerrigan ile Raynor arasındaki derin muhabbet (yanlış anlaşılmasın) oyunun sürükleyiciliği açısından oldukça önem arz ediyor. Aslına bakarsanız hikaye çok heyecan verici bu nedenle çok da ip ucu verip işin büyüsünü bozmak istemiyorum ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki oyunun solo bölümünü bir çırpıda bitirmek isteyeceksiniz. Zaten her Blizzard oyununda olduğu gibi bu oyunumuzun da kaderi oyunun müdavimlerinin elinde şekilleniyor. Öylesine bir Starcraft oynayayım , ha bu arada da şu yeni çıkan ek paketine bir bakayım diyerekten oyunu alıp oynayacak kitle iki elin parmaklarını geçmez herhalde. Hal böyle olunca da incelemenin muhatabı oyunun kurtları oluyor. Onlara da hikaye konusunda derin açıklamalar bulunarak haksızlık etmek istemem. Ben en iyisi oynanışa değineyim.

Oyunda ana hikaye Zerg ırkı etrafında şekillendiği için bu ırka getirilen farklı bakış açıları oldukça önem arz etmiş. Özellikle benim en çok ilgimi çeken şey Evrim Görevleri olarak tanımlayabileceğimiz görevlerde kullanıla bilen DNA çaprazlaması ve bu şekilde yeni birimler oluşturma sistemi olmuş. Bu sistem sizi bir nevi mutasyon sisteminin içine çekiyor. Bu sayede yeni özelliklere sahip yeni birimler oluşturuyorsunuz ki bu durum oyunun gidişatını kökünden etkiliyor. Ayrıca oyunun yenilenen ara yüzü de oyun severlerin hoşuna gidecek bir diğer yenilik olarak ilk etapta göze çarpıyor. Özellikle oyunun karmaşık yapısını çözmekte zorlanan oyuncular için iyi düşünülmüş bir yenilik.
 

 
Yazının daha önceki kısımlarında belirttiğim gibi oyuna yedi özel birim ekleniyor. Bunlardan ikişer tanesi Zerg ve Terran ırkı için 3 tanesi ise Prottos ırkı için oluşturulmuş. Terran ırkı için düşünülen yeni birimler; Widow Mine (Oyunun baş belası olan bu mayınlar çok can yakıyor.) ve Hellbat (Adı tanıdık mı geldi evet daha önceki hellion biriminin geliştirilmiş hali). Zerg’ler için geliştirilen yeni birimler ; Viper (işte oyundaki en korktuğum yetenek. Tam bir baş belası. Adamı hop oradan alıp, cehenneme gönderiyor) ve Swarm Host ( etkin bir savunma sunuyor.) ve son olarak Prottos ırkı için geliştirilen yeni birimler ise; Oracle ( Özellikle hava saldırısında çok etkili), Tempest ( Tıpkı oracle da olduğu gibi bu da hava saldırısı amaçlı bir ünite) ve son olarak Mothership Core ( İsmi her şeyi anlatıyor). Tüm bu yeni birimler aslına bakarsanız oyunu yepyeni bir oyun haline dönüştürüyor. Blizzard’ın daha önceki oyunlarında üzerine en çok uğraştığı konu olan ırklar arası denge unsurunu sağlayabilmek için atmış olduğu bu adımlar meyvesini vermiş gibi görünüyor. Genel görüş olarak HOTS ile birlikte gelen bu yeni birimler oyunun oynanabilirliğini oldukça olumlu etkilemiş.