Hazır bahsetmişken değinmek gerek şehrimizde büyük bir metropolde ne bulunuyorsa hemen hemen birçoğu bulunuyor. Eğitim sistemi, kültür merkezleri, lüks mağazalar, ticaret merkezleri, sanat müzeleri ve dahası. Tüm bu güzellikleri dengeli bir şekilde dağıtmanız gerekiyor. Yaşam alanlarının bulunduğu bölgede gürültü ve hava kirliliğini düşürmeli, en önemli sorunların başında gelen trafik sorununu ise büyük kavşaklar, viyadükler ve raylı sistemle çözmelisiniz. Bunlar oyunda uğraştığınız günlük hayatın içindeki rutin olaylar bir de SimCity oyunlarının olmazsa olmazı olan felaketler var ki Allah korusun. Zaten bin bir zorlukla belli bir seviyeye getirdiğiniz ve gökdelenlerin yükselişini seyretmek için sabırsızlandığınız şehrinizin bir anda büyük bir deprem, meteor yağmuru ve daha bin bir türlü felaketle yerle bir olması içiniz çok fena acıtabilir. Ha bir de benim gibi mazoşistler vardır ki onlar da şehrini belli bir seviyeye getirdikten sonra kendi elleri ile felaketleri zavallı simlerin üzerine gönderi ve onların feryatlarını kahkaha ile seyreder. Daha sonra da harabeye dönen şehri yeniden şaşalı haline getirmeye uğraşır. Bu tarz arkadaşlar da vardır mutlaka. Çevrenizde varsa uzak durmanızı tavsiye ederim.
 

 
SimCity ile ilgili olarak sayfalarca yazı yazabilirim. Ancak bu hem incelemenin amacını aşar hem de oyunun verdiği zevki asla veremeyecek olan yavan bir metin olur. Bu nedenle hemen toparlayıp oyunun teknik yönlerinden bahsedeyim. Öncelikle arada on yıllık bir süreç olduğu için görsel kalitenin bir önceki oyundan fersah fersah iyi olması gayet normal. Bunun yanı sıra oyun sahip olduğu grafik motoru mükemmele yakın bir iş çıkarıyor. Oyunu uzak plandan yakın plana indirgediğinizde kendinizi adeta boyutlar arası yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz. Oyuna yukarıdan baktığınızda minyatür bir şehirde minik hamleler yapıyormuş gibi hissederken, yakın plana indiğinizde ise yaptığınız her hamlenin, verdiğiniz her kararın şehre etkisini çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Yeni bir okul inşa ettiğinizde yakından bakınca bu inşaatın adım adım yükselmesine, yolları geliştirdiğinizde işçilerin canla başla çalışmasına şahit olabiliyorsunuz. Bu görsel şölen gerçekten taktiri hak ediyor. Tabi bunun için çok iyi bir donanıma sahip olmanız gerekiyor. Sonuçta bu kadar detaylı bir oyun sistemi ciddi anlamda yorabiliyor.

Görsel olarak hissettiğiniz bu şölen işitsel olarak da kendisini çok net bir şekilde hissettiriyor. Daha önce de belirttiğim gibi uzak plandan yakın plana indiğinizde standart fon müziğinden sıyrılıp, şehrin çeşmekeşe dönmüş trafiğindeki korna seslerini, o esnada oradan geçmekte olan itfaiye aracının siren sesini, ve bir kovalamaca anında vatandaşlarınızın çığlıklarını çok net bir şekilde duyabiliyorsunuz.
 

 
Bir şehir simülasyonu istiyorsanız alternatiflerini çok ama çok az. SimCity ise bu kategoride uzun yıllardır başı çekiyor. On yıllık bir bekleyişin ardından bizlerle buluşan yapım ilk piyasaya çıktığındaki teknik sorunları yavaş yavaş hallederek daha stabil bir hale gelmeyi başardı. Yapımcıların her soruna ilgili davranıp sorun bulmaya çalışması olumlu bir davranış. Ancak yapımın eleştiri getirebileceğim en önemli yönü bana incelemenin ilk paragrafında yazdığım beyin zorlamalarını, ekonomi üzerine kafa patlatmaları, ani felaketlere saatlerce çözüm aramayı sağlayamamış olmasıdır. Yani sizin de anlayacağınız üzere yeni nesile entegre edilen her devam oyunu gibi oyunun oynanış sisteminin aşırı derecede kolaylaştırılması oldu. Hâlbuki SimCity hayranları çok gelişmiş ve karmaşıklaşmış bir oynanış sistemi istiyordu. Para kazanmak, şehrin finansal durumunu koordine etmek için uzun uğraşlar vermek, şehri geliştirmenin çok daha zor ve gerçekçi olması gibi unsurlar oyunun görsel detaylarından her zaman daha önce gelmeliydi. Biz şimdilik bu durumun yeni bir yama ile iyileştirilebileceğini umut ederek oyunumuzu oynamaya devam edelim.