Az önce kahramanımız Prophet’in oyun boyunca nanosuit’e sahip tek canlı olduğundan bahsetmiştik. Peki hepimizin yakinen tanıdığı nanosuitimiz yıllar içerisinde ne kadar gelişmiştir dersiniz. Oyunun grafiksel gelişimi kadar olmasa da Nanosuitimiz oldukça etkili bir hale getirilmiş. Artık oyun boyunca kazandığımız deneyim puanları sayesinde kıyafetimizi daha etkili olacak şekilde geliştirebiliyoruz. Mesela gizlilik sağlayan pelerinimizin daha uzun süre kalmasını sağlayabiliyor ya da zırhımızı daha da geliştirebiliyoruz. Oyuna yabancı olanlar için hemen başında karşımıza çıkan eğitim bölümü tüm özellikleri bize tanıtmaya çalışıyor. Oyunun müdavimlerine hitap etmese de yeni oyuncuların mutlaka test etmesi gerekiyor.
 

 
Oyunumuzda beni en çok etkileyen yenilik elbette ki grafiksel detaylardan sonra silahlarımızı oldu. Gerçekten Crytek bu kez oldukça cömert davranmış. Herkesin merakla denemek istediği yayımız oyunun başında bize teslim ediliyor ve gücü hakkında kısaca bilgilendiriliyoruz. Bildiğiniz üzere ateşli silahların aşırı kullanımı ile nam salmış olan Crysis serisi ok ve yay kombinasyonu ile birlikte tam bir avcılık oyununa dönüşüyordu. İşte bu kurgu Crysis 3’te de aynen korunmuş ve hatta daha da geliştirilmiş. Sınırlı sayıda cephaneye sahip olan yay-ok kombinasyonu nedeniyle indirdiğimiz düşmanların üzerinden ganimet toplar gibi kullandığımız ok uçlarını toplamamız gerekiyor. Bu ok uçlarının sadece sıradan bir ok ucundan ibaret olmadığını da belirtmeliyim. E nede olsa ileri bir teknoloji durumu söz konusu Robin Hood gibi gezinmiyoruz. Okumun ucunu patlayıcı ya da elektro şok verici kapsüllerle zenginleştirebiliyoruz. Oyunda sahip olduğunuz diğer patlayıcı silahlar da geliştirme sistemine sahip. Artık bu sistemi her fps oyununda fazlası ile test etmiş sizlere detaylıca anlatmak saygısızlık olur kanımca. Bu ufak çaplı geliştirmelerden sonra ver elini New York’un balta girmemiş ormanları…
 

 
Biz New York’u daha önce hiç böyle görmemiştik. Tamam daha önce bir çok bilim-kurgu yapımında bu şehrin kaos ortamına dönüştüğü tasvir edilmişti ama bir Survivor adasına dönüşeceğini tahmin etmiyordum. Oyunun belki de en çok ses getiren ve en çok zevk veren bölümleri bu mini ormana dönen New York bölümlerinde yapacağınız yaratık avlama partisidir. Crysis’i Crysis yapan tüm etkenleri işte bu bölümlerde görmek mümkün. Nanosuitin tüm nimetlerinden yararlanmamız gereken bu bölümler görsel şölenin de tavan yaptığı kısımlar oluyor.

Crysis 3 tek kişilik oyun bölümünde serinin diğer yapımlarına göre biraz daha cimri kalmış. Tam ağzımızın suyu akmaya başladığında sona yaklaştığımızın derin hüznü etrafımızı kapladığında ” Bu kadarcık mıydı?” serzenişleri duvarları çınlatıyordu. Oyunun bütün ağırlığını çoklu oyuncu modlarına bırakması Cevat Yerlinin ileri deki planlarını da daha iyi açıklar nitelikte. Nitekim geçenlerde yapmış olduğu bir açıklamada kendisi de oyunların tek kişilik senaryo bölümlerinin gereksiz olduğu yönünde bir beyanatta bulunmuştu. Bunun ilk etkisini bizler Crysis 3’te hissettik hemencecik…