New York’a Bir de Nanosuit’ten Bakın…

Bazı köşe taşları vardır hayatta. Herşey onlardan önce çok sıradanken köşe taşlarından sonra çok farklı bir hal alır. İşte oyun dünyasının da en önemli köşe taşlarından birisidir Crysis serisi. Daha önce oynadığımız fps türündeki yapımların sahip olmadığı bir oynanış sunarak bizleri kendine hayran bırakmıştı. Hiç denemediğimizi bir yapımdı ve ondan sonra hiçbir şey aynı olmadı. 2007 yılında piyasaya sunulduğunda kendi gibi devrim yaratacak bir stüdyo ile de ilk kez karşılaşıyorduk. Crytek. Başında üç çılgın Türk’ün bulunduğu tamamen “Yerli” üretim bir oyun stüdyosuydu. Geliştirdikleri Cry Engine oyun motoru ile oyun dünyasındaki grafik gelişimini de şekillendirdiler. Yıl 2013 olduğunda ise aradan sadece 6 yıl geçmesine rağmen Crysis milyonlarca satan bir seriye, Crytek milyon dolarlık bir şirkete, Yerli kardeşler ülkemizde milyon liralık yatırım yapan bir oluşuma ve Cry Engine dünyanın en önemli grafik motorlarından biri haline gelmişti. Bu taktire şayan başarının zirve noktasının nerede olacağını kimse bilemez ancak şu an için Yerli kardeşlerin ulaşabildikleri en son nokta olarak görünen Crysis 3 tüm ihtişamı ile boy göstermeye başladı. Bizler de bu görsel şölene sizlerle birlikte davetliyiz.
 

 
Crysis 3 hikaye olarak ikinci oyunun sonrasını konu alıyor yani rutin sırasında ilerliyor. İlk oyundan da tanıdığımız ve aslında akıbetinin ne olduğunu merak ettiğimiz Prophet’i yönetiyoruz. Bildiğiniz üzere Propeth aslında bir uzaylı saldırısına uğramıştı ve dna’sında başkalaşımlar gerçekleşmişti. Ancak kendisinin mutasyona uğrayıp uğramadığını bilmiyorduk. Merak etmeyin bu gizem aynen devam ediyor. Oyunun ilk bölümlerinde CELL şirketinin paralı askerleri ile mücadeleye girişsek bile asıl hikayemiz ve olayımız uzaylı dostlarımızla. Zaten ilerleyen bölümlerde kendileri ile bol bol haşır neşir oluyoruz. Oyunda tek nanosuit’e sahip olan kişi biziz. Bunun nedenini hikayenin ilerleyişinde anlıyorsunuz. Şimdilik bu kadar detay yeterli. Gerisini oynayarak yaşayın. Ya da yaşayarak oynayın. Size kalmış. Biz detaylara girelim biraz.

Öncelikle oyunun incelemesini konsol versiyonunda yaptığımı belirtmeliyim. Dolayısıyla şaşalı grafiklerin yerinde yeller esiyor diyebilirim. Oyunun pc versiyonunu da deneyimlemiş biri olarak şunu açık bir şekilde söyleyebilirim ki Cevat Yerli konsol sahiplerini sevmiyor arkadaş. Bir oyunun konsol ve pc versiyonlarında bu kadar mı fark olur. Arada adeta grafiksel olarak fersah fersah fark söz konusu. Oyunun yeni nesilden bile daha iyi olacağını iddia eden yerli kardeşler sanki konsol versiyonunu kendileri çıkarmamışçasına söylemlerde bulunmaktan da kaçınmıyorlar. Arkadaş tamam biraz fark olabilir anlayabiliyorum ama bu kadar da olmaz yahu. Grafiksel detaylar konusunda daha sonra yeterince konuşacağım.
 

 
Gelelim oynanış açısından bizleri neler bekliyor bunları konuşmaya. Bildiğiniz gibi ilk oyundan bu yana tüm Crysis oyunları Türkçe olarak karşımıza çıktı. Az önce serzenişte bulunduğum Yerli kardeşleri bu konuda alkışlıyorum. Çünkü özellikle ilk oyunda oyunun Türkçe olması için dağıtıcı firmaya yoğun baskı yaptıklarını biliyoruz. Crysis 3’ün de Türkçe olması bizleri çok şaşırtmadı. Peki ne derece başarılı bir dublaj söz konusu derseniz açıkçası ikinci oyunun biraz daha üstünde bir başarı yakalanmış. Ancak bazı çevirilerde Türkçenin nimetlerinden faydalanıp yerel bir dil kullanılmak yerine birebir çeviri tercih edilmiş. Yine de böylesine başarılı bir yapımı her yönüyle Türkçe oynayabilmek bile oldukça etkileyici.