Korku Uzaydan Üçüncü Kez Gelirken…

Son dönemlerde düşüş trendinde olsa da korku-gerilim türü oyun dünyasının olmasa olmazıdır. Bu türün son dönemlerde düşüşe girmesinin ciddi anlamda sorgulanması gerekiyor. Değişen oyuncu profili, oyun dünyasının kimyasının evrimleşmesi, oyuncuların beklentilerinin değişmesi ve daha bir çok etken bir araya geldiğinde korku-gerilim türünün zaman içerisinde dönüşüme uğraması da kaçınılmaz oldu. Bu türün bilim-kurgu ile harmanlandığı Dead Space serisi de bu dönüşümden payını aldı. Seri korku-gerilim türünün en önemli öğesi olan yavaş ve temkinli ilerleyiş kurgusundan yavaşça uzaklaştı ve aksiyon yönü artan bir yapıma dönüştü. Serinin 3. oyunu olan Dead Space 3, korku-gerilim öğelerinin aksiyon ile nasıl harmanlanacağı sorusunu akıllara getiriyordu. Acaba hangi öğelerden ödün verilecekti, hangi kitlenin beklentileri karşılanacak, kimler hayal kırıklığına uğrayacaktı. İşte bu soru işaretleri ile Dead Space 3 incelemesine başladım…
 

 
Açıkçası korku-gerilim denildiğinde Dead Space serisi ilk aklıma gelen oyun değildir. Zaten yapımcılarında böyle bir iddiası hiçbir zaman olmadı. Söylemlerinde hep bu türe farklı bir tat katma amaçlarında olduklarını vurguladılar. Görünen o ki bunu da çok iyi bir şekilde başardılar. Korku ve gerilimi uzaya taşıma fikri beyazperdede çokça vurgulanan bir olguydu. Oyun dünyasında da bu tarz denemeler olmuştu ama Dead Space diğerlerinin hep bir adım önünde olmayı başarmıştı. Böylesine başarılı bir arka plan olunca beklentilerde bir ölçüde yükseliyor. Bu noktada iş yapımcılara bu beklentilerin karşılığını vermek kalıyor.

Dead Space 3 türe ve seriye çığır açacak yenilikler ve radikal değişiklikler getirmiyor. Ama öyle bir şey yapıyor ki kendi içinde değerlendirildiğinde serinin taçlanmasını sağlıyor, daha genele bakıldığında ise korku-gerilim-bilim-kurgu-aksiyon öğeleri ancak böyle harmanlanabilir diyor. Tüm bu etkiyi ise ne grafiksel, ne kurgusal ne de başka bir etkiyle yapıyor. Bir oyunun sahip olması gereken en önemli şey ile yani “Oynatabilme” ile başarıyor. Yani içine sıkıca çekerek başarıyor. Oyunun bu kadar yüksek notlar almasının altındaki ana etken de burada saklı kanımca.
 

 
Yeterince gevezelik yaptıktan sonra tüm bu bahsettiğim konuların Dead Space 3’te ne şekilde yer aldığına yani incelemeye başlayayım. Öncelikle elbette ki hikayemize bir göz atalım. Bakalım bahtsız kahramanımız Isaac’ın başına yine neler geliyor. Tau Volantis, Unitolojistler, Necromorphlar ve Isaac Clarke. Ana hikayemiz bu dört olgu üzerine kurulu. İkinci oyundan iki ay sonrasını konu alan yapımda işlerin iyice çığırından çıktığına şahit oluyoruz. Artık kutuplar iyice belirginleşmiş, taraflar iyice keskinleşmiş durumda. İnsanlık bir dönüm noktasında ve bu düğümü çözmek bizlerin elinde. Bilirsiniz oyunların hikayelerini anlatmayı çok sevmem. Hikayenin başarılı olduğunu vurgular ve detayları oyuncuya bırakmak isterim. Kaldı ki oyunlar çıkmadan önce yayınlanan tanıtım videolarından hikaye hakkında yeteri kadar bilgi sahibi oluyoruz.